9
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
338
Okunma

Bir kere görmüştüm Iraz anam
sedir ağacından yapılma
çeyizlik sandığı açıp ağıt yakıyordu
mavi sırmalı erik dalı gibi ince narin
sanki kırılacak bir biblo gibi tutuyor
ilikleri yoktu; elbet bir sebebi vardı
ardıç ağaçlı
ardıç ağacının üstünde ’ardıç’ kuşu
motifleri olan bir bindallı.
...
Iraz’ca diz çöktü
ağır, ağır
bir tabutu açar gibi dualarla
dağdan kaya yuvarlanıyordu
odaya yıldırımlar düşüyor,
sanki ceylanlar kaçışıyordu.
küçük bir kutuyu açtı bu sefer
sandık içinde sandık
Iraz anam hayatın tüm yükünü
diyemediklerini acısını
bu sandığa kilitlemeşti adeta
ahşap oymalı kutudan ,
kanaviçe yüksüğünü çıkardı
orta parmağına taktı
sanki arkada gözü vardı
"-durma gapının eşiğinde,
gel yamacima geç bakam
bu ananın heç geyemedi
ilik açalımda zamanı geldi
senede peg yakışır anan gibisin
civarcı Tahsin’in oğlu Mısdıva
etrafında harımda dolanıyo-"utandım.
Ardıç ağacı ve ardıç kuşu
elbisenin üzerinde dikkatimi çekti
-"Niye ağaç ve kuş-"
-"Biri anan biri buban
ardıç guşu olmaz ise
ardıc ağacı hayad bulmaz
ardıç guşuna sevdalıdır
dallarına gonmaz ise
döllenmez ölür ardıç ağacı-"
Elbisenin
İliklerini açarken yüzünde
İlk kez bebeğini kucağına alan
annenin mutluluğu vardı
kanaviceyi teğelledik
-"iğne izleri yaraları geçmez gızım
çünkü bu gördüğün ,
işlemeli bindallı kanavice
zevda ile galpdeki rızıg ilen
dokunmuş işlenmiş motifleri-"
-"kalpteki rızık neki? Ana-" dedim
sustu sustu
sandığı karıştırmaya
ilik açmaya,
teğellerken kanaviceyi
bir ağıt söylemeye başladı
sanki hic duymadığım bir türküydü
Devam edecek
Bir "Çamalan"siiri
5.0
100% (8)