0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
47
Okunma

Bir kaleme hasret kaldı yüreğim…
Çünkü söz bittiğinde insan susmaz; insan, içindeki yangının külleriyle konuşur.
Ben de öyle yapıyorum işte…
İçimdeki karanlığı sırtlayıp adım adım yürürken, her izimde biraz daha çoğalıyor acı, biraz daha keskinleşiyor gerçek.
Yüreğim, bir kalemin ucunda saklı kalan kelimeleri arıyor artık.
Hani vaktiyle bir adam vardı; dağların gölgesinde büyüyen, mahpushanenin duvarlarında yolunu bulan…
O adamın kalemi vardı sivriydi, acımasızdı, ama bir o kadar da insandı.
Yara nereden açılıyorsa sözü oraya damlatırdı.
Ben de şimdi o damlalara muhtacım.
Bir kaleme hasret kaldı yüreğim; çünkü kelimeler olmadan insan nefes alamaz bazen.
Karanlık odalarda tutsak edilmiş bir umut gibi, içimde sıkışıyor bütün cümleler.
Benim de bir sesim vardı vaktiyle…
Ama susturulan ses, bir gün geri döner;
çünkü her susturulan söz, sahibinin göğsünde isyan diye bekler.
Yüreğimin attığı her ritimde bir film başlıyor sanki:
Yarı yıkık sokaklar, yoksulluğun alnına kazınmış yıllar,
bir çocuğun gözlerinde saklanan öfke…
Hepsi aynı yerden konuşuyor:
“Yaz, çünkü yazmazsan kimse duymaz seni.”
Kalem dediğin bazen bir sigara dumanının arkasına gizlenen haykırıştır,
bazen bir kadının gözyaşının içinde yıkılan şehrin çığlığıdır.
Benim kalemimse şimdi yalnızlığa abanmış bir adamın yorgun nefesine benziyor.
Ama yine de diridir, çünkü susmak yenilmektir.
Bir kaleme hasret kaldı yüreğim…
Çünkü bu dünya, sessizlere mezar, konuşanlara zindan olur çoğu zaman.
Ama yine de yazacağız.
Çünkü yazmak, bir insanın kendine doğru açtığı en büyük kapıdır.
Ve ben, o kapının önünde nöbet tutan bir gölge gibiyim artık.
Varsın yollar çamurlu olsun, varsın gece uzun sürsün…
Ben yine de kalemi elime alacağım.
Çünkü bazı acılar susunca değil, yazılınca iyileşir.
Ve bazı insanlar, ancak kelimelerin karanlığında kendilerini bulur.
İşte bu yüzden…
Bir kaleme hasret kaldı yüreğim,
ama o kalem dönünce, bütün karanlıklar utancından aydınlanacak biliyorum.
5.0
100% (2)