1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
95
Okunma
Yazdığım her şiir sana hizmet eder,
Ben susarım… Kalem adını söyler.
Sayfalar doldukça sana bir yer açılır;
Sen çoktan gittin ama hikâyem sende ilerler.
Açmadığın kapılara yüz sürdüm,
Kırıldım, savruldum; yönüm yine sana döndü.
Dert dediğin şey bende meslek oldu;
Sen iyileşirken ben aynı yarayı büyüttüm.
Zaman ilerlemiyor değil, ben durmayı seçtim.
Gidişinin üzerinden sanki bir asır geçti.
Tamam da, nasıl hâlâ nefes alıyorum?
Nedeni olmalı; yokluğun beni dünyaya hapsetti.
Aldığım nefes sanma ki bir imdat çağrısı
Ya da yaşamak için bir acelem var.
Öylesine bir alışkanlık, bir görev sancısı;
Mesleğim bu acı, bana ne kârı var?
Kârım bu satırlar, bu zehir dolu düşünce;
Yokluğunun bana yüklediği bir külfet.
Harından kaçınmam, yaklaş bana, düşünme.
İhtiyacım var; bana bolluğundan lûtfet.
Bunlar son satırlar ama veda değil.
Aldığın her nefesin ensesindeyim.
Bulacağım, az kaldı, imkânsız değil.
O güne dek hoşça kal, her şeyim benim.
5.0
100% (1)