0
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
80
Okunma
Sevgilim, sen şimdi
toprağıma kazılmış bir gönül yorgunluğusun.
Ufkumun hissiz çakıltaşlarında
geceyi mateme boğmak isteyen bir dümbelek gibi yaşamak;
bedenen ve zihnen,
mührü zemberek aşk yumağında çağrılar alıyorum kaderden.
Bak sevgilim!
Yine akşam oldu,
varlığımın gönüllü hançerinden
yaralı benler doğdu sandı aşk.
Bir evladın öz masasından
şükreden kalemler türedi,
fakat hasret bu davayı çözemedi say.
Sen,
güneşin yorgun ve kırık kalbinde
gözlerini kamaştıran bir kararlılıksın.
Karanlığa bulaşmaz fikirlerin var.
Ötede beride, beni sen diye sevdin.
Solundan atık çöpler görür, hayra yormaz Kader.
Ah sevgilim!
Sen, sensizliği bende cehennem say.
Gözüm yorulur,
gönlüm rahat durmaz;
mısra basamakları haktan sorar seni:
Sen, aşkı evvelden,
aşkı ebede bir çığ gibi büyüyen,
nefessiz bırakıldığım hasretim.
Düdük çalıp paydos ettin,
rüzgarın şuursuz savuruşu getirir seni bana…
Zannettim.
Yok, yok…
Yeşil, bir tek ikimizde güzeldi.
Saçlarım dağınık,
rengim buluğ çağını geçmiş bir beyaz.
Ölmeseydik bizde,
ölmeseydi aşk.
Dilara AKSOY
5.0
100% (3)