1
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
86
Okunma
Rengârenk sonbahar, beton kuleler boğazında fısıldar,
Altın yapraklar ezilir kaldırım yarıklarında, kanar;
Neon damarlarında nabız atar şehrin, dans eder gölgeler,
Hayalet valsleri gibi, neonun soluk ateşinde erir.
Varsın kış gelsin, demir rüzgârla sarıp sarmalasın,
Gri kulelere buzlu öpücükler kondursun camlara, solmasın;
Kar tüyleri insin, asfaltı kefen gibi örtsün usulca,
Trafiğin uğultusunu boğsun, sustursun o gürültü kalabalıkça.
Sokak fenerleri sarı gözlerle bakar yalnızlara,
Sigara dumanı donar kristal heykellere, dualara;
Kış gelsin ki, gri şarabı içelim doya doya,
İlkbaharın yeşil fısıltısını bekleyelim, coşkuyla.
Metro mağaralarında yankılanır umut nağmeleri, kalp vuruşu gibi,
Kahve dükkânlarında buğulanır anılar, erir damla damla gibi;
Park banklarında eldivenler terk edilmiş, veda eli titreyerek,
Soğuk hatıralar sarar ruhu, kışın kucağında uyuyarak.
Şehir çalar mevsimlerin senfonisini, paslı ray telleriyle,
Egzoz nefesiyle, ezgiye kapılalım biz de, eriyelim;
Beton kalplerimizi külünden doğan kuş gibi müjdeleyelim,
Yeşilin tomurcuğunu öpüp, gökyüzü yarılana dek bekleyelim.
Her beklenti için uzak değil güleceğiniz ilkbahar,
Bedri Demirpençe
5.0
100% (2)