1
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
114
Okunma
Ederim beş kuruş etmez
Kalbimden geçen yollar topraklı, ne kervan geçer
Ne de bir umut…
Yalnızlığın ayak izleri kalmış her köşede,
Ben ise sesimi duysun diye rüzgâra anlatmışım içimdeki geceyi.
Belki bir gün, kader yeniden uğrar diye beklemişim,
Ama bu yolun sonunda ne ışık var, ne de senin gölgen…
Kırık bir fincanın dibinde kalmış son yudum gibiyim,
İçeni ısıtmayan, bırakınca unutturan.
Zamanın da, pas tutmuş zincir gibi ayaklarıma dolanıyor,
Her adımımda senin yokluğuna çarpıp yankılanıyor.
Geceler uzun, uykular ise misafirliğe bile uğramaz oldu,
Yastıkta değil, içimde kanayan bir boşluk var artık.
Seninle başlayıp seninle biten cümleler
Şimdi noktası konmamış bir hikâyenin küllerine döndü.
Özlem dediğin, ciğere çöken o ağır duman gibi,
Sildikçe çoğalıyor, unuttukça yeniden doğuyor.
Ben hâlâ o topraklı yolların başında duruyorum,
Belki bir mucize olur da sen çıkarsın diye bekliyorum.
Ama biliyorum, bu yolun sonu sana varmıyor,
Biliyorum, hikâyenin kalan sayfaları yırtık.
Yine de içimde bir inat, bir çocuk kalmış,
“Belki” diyor, “Belki döner…”
Ve ben o “belki”nin bile arkasından koşacak kadar yorgunum artık.*
5.0
100% (2)