1
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
90
Okunma
Derin bir nefes aldı şehir
Köşebaşında unutmuştum gölgemi
Aceleyle çıkıp koştum kaybolmasın diye
Ama ne gezer yoktu yerinde
Geri döndüm vazgeç dedimkendime
Kör bir saatin akrebinde uyudum.
Alengirli bir geceydi
İçi dumanlı bir tül gibi sarktı sokağa
Göğün ipleri çözülmüş,
Ay bir kement gibi sallanıyordu.
Tutamadım—
Sonra bir ses eğildi omzuma,
Ne insan sesiydi ne rüzgârın alışılmış halı.
Gel,” dedi, “hiçlik seni özledi.
Gül kokan bir şarkı geçti içimden
Tökezledim bir ara harflere dolandım,
Dudak payı bırakmadan konuştum
Ses verip ses aldım
Dilimin altında başka manalar filizlendi.
Bir duvarın nabzını tuttum;
Taşın bile kalbi varmış meğer,
Benimkinden daha düzenli atıyordu.
Kıpırdadı gökyüzü,
Çatlaktan bir düşünce sızdı içeri:
Belki de bize ait olan
Hiçbir iz bırakmadan geçip gidenlerdir.
Karanlık, cebime gizlediğim bir kehanet gibi
Adım, adım büyüdü.
İki kelime düşürdüm yola—
Biri kırıldı,
Diğeri kanadı.
Şehrin omuriliğinde yürürken
Fısıltılarını topladım kaldırımlardan;
Her biri yarım bir hikâyenin
Yetimlenmiş cümlesiydi.
Birleştirdim,
Bana benzeyen bir maske çıktı ortaya.
Ve anladım:
Gecenin alengiri çok,
Sırrı kadem
Ama yine de insan,
Gölgesine bile inanıyor bazen.
.
12 kasım 2024