1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
128
Okunma

KADIN:
Sustum...
çünkü her kelimem bir yük gibiydi.
Ne zaman konuşsam,
birileri ya susturdu beni,
ya unuttu dinlemeyi.
Alıştım.
ERKEK:
Ben de sustum.
Sesim çıktığında değil,
duyulmadığında kırıldım.
Duymayanların içinde boğulmak,
sessizlikten daha acıtıyor.
KADIN:
Ben sesimi yastıklara gömdüm.
Geceleri konuşurum,
duvarlar bilir beni,
kimseye yük olmadan ağlamayı öğrendim.
Kalabalığın ortasında görünmez olmayı da.
ERKEK:
Ben hep duvarlara çarptım.
“İyiyim” dedim…
Çünkü kimse gerçeği taşıyamıyordu.
Sorduklarında gözlerime bakmadılar,
cevabı zaten merak etmiyorlardı.
KADIN:
Bir gün biri gelir, sanmıştım.
Gerçekten duyan, gören,
bir bakışıyla içimi çözebilen biri.
Ama kimse gelmedi.
Ya gelen eksikti,
ya ben fazla kırılmıştım.
ERKEK:
Ben de bekledim.
Anlamaya çalışan biri için
kapılarımı aralık bıraktım.
Ama gelenler hep eşyalarımla ilgilendi,
ruhuma hiç dokunmadılar.
KADIN:
Görmezden gelinmek,
var olmanın en sessiz intiharıdır.
Sen hayattasındır ama...
hiç kimse seni fark etmez.
ERKEK:
Görünmezliğe alışan insan,
en sonunda kendini de görmemeye başlar.
Ben gözlerimi kaçırmaktan değil,
kendime bile bakamamaktan yoruldum.
KADIN:
Konuşmak istesem de...
Kimin zamanından çalacağım diye düşünürüm.
Çünkü insanlar hep acele içinde,
düşenin üstünden acımadan ezerek geçerler.
ERKEK:
Ve biz susarız.
Çünkü anlatmak,
anlatabilmek,
anlaşılmayı da gerektirir.
Yavaş yavaş ölüme terk edildik.
KADIN:
Sustum…
çünkü sözlerim, hak etmemiş kulaklarda çürüdü.
ERKEK:
Sustum…
çünkü bu dünya,
duymaya değil, sustukça ölüme gidenlerin yeriydi.
KADIN VE ERKEK BİRLİKTE:
Ve şimdi...
sadece birbirimizi duyan bu sessizlikteyiz.
İlk defa,
gerçekten varız.
5.0
100% (3)