0
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
42
Okunma
Ey gönül, ne bilirsin sen aşkın sırrını,
Bir damla sanırsın, oysa deryâdır o.
Nice mecnunlar ser verir bu sırra,
Nice yanık gönüller ağlar, ağlar da susar.
Ben aşkı sordum rüzgâra, dedi:
“Ben onun nefesinden doğdum.”
Ben aşkı sordum ateşe, dedi:
“Ben onun gölgesinde yandım.”
Ben aşkı sordum zamana, dedi:
“O benden önce vardı.”
Bir an sustu kalbim, bir an sustu sözüm,
Zira aşk konuşur, kul dinler;
O çağırır, sen yanarsın.
Küllerinden doğmak ister her nefes,
Ama her doğuş bir ölümü gizler.
Ey dost!
Ne bilsin akıl, aşkın deliliğini?
Ne anlasın dil, suskunluğun hikmetini?
Aşk bir denizdir, dibi yoktur;
Kim içine düşerse ya batıp yok olur
Ya da kendini unutup Hakk’ı bulur.
Ben Tebrîz’in rüzgârında buldum kendimi,
Bir mecnunun gözyaşında gördüm Rabbimi.
Her bakış bir dua, her susuş bir zikirdi,
Ve ben artık ne ben idim, ne sen…
Yalnızca O kaldı —
Her şeyin ötesinde, her ismin ardında.
Geceler bana sır oldu, yıldızlar şahit,
Bir nefes “Hu” dedim, bin yıl sustum.
Aşkın göğsüme çizdiği yara
Bir güldür şimdi – kanla açan, nurla kokan.
Ey nefsim, sus artık!
Sen konuştukça araya perde iner,
Sen sustukça kalbim semaya yükselir.
Bırak yansın, bırak kavrulsun bu beden,
Çünkü yanmak vuslattır,
Kül olmak rahmettir.
Bir gün gelir, bütün kelimeler susar,
Bir “Elest” yankısı kalır:
“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”
Ve o anda aşk cevap verir:
“Evet, ya Rab, sen bizim canımızsın.”
Ey dost, eğer bu sözlerde bir ışık bulursan,
Bil ki o nur bendeki değil, O’ndandır.
Ben sadece bir damlayım,
Ama denizin adını fısıldıyorum sana.
Her “ah”ında bir kevser gizli,
Her gözyaşında bir miraç yolu.
Gel, yak elindeki dünyevi defteri,
Ve yaz kalbine şu tek kelimeyi:
Aşk.
Kadir TURGUT