2
Yorum
18
Beğeni
4,9
Puan
162
Okunma

Bir ses kaldı geceden,
yarısı deniz, yarısı hüzün.
Bir şehir uykusuz bekler adını, şiirler
bile susmuş bu gece —
belki Nazım bir limanda şiirini üflüyor rüzgâra.
Orhan Veli gibi bakıyorum gökyüzüne:
“Ne kadar sade bir mavilik bu…”
Bir simit, bir çay, bir yalnızlık yetiyor insana,
ama aşk…
aşk hep fazla geliyor kalbe.
Cemal Süreya’nın harfleriyle içiyorum seni,
“Bir çiçeğin boynunu büktüğü yerdeyim şimdi.”
Ellerin — uzak bir baharın kapısı,
gözlerin — dönülmez bir yolculuk.
Turgut Uyar soruyor içimden:
“Göğe bakalım mı yine?”
Göğe bakalım,
belki orada affeder bizi yıldızlar,
belki biraz umut sarkar evrenin ucundan.
Edip Cansever suskun,
ama masanın üstünde bir çift göz kalmış,
ve bir yarım cümle:
“İnsan yaşadıkça eksiliyor bazen…”
Ahmet Arif’in sesi yankılanıyor:
“Yüreğim var, yangın yeri…”
Bir direniş kadar onurlu,
bir sevda kadar yanık içim.
Ve ben, bütün şiirlerden arta kalan bir mısra,
senin adını anarken
bütün şairlerin sustuğu bir anda
yeniden doğuyorum söze…
5.0
91% (10)
4.0
9% (1)