0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
45
Okunma
Artık geç uyusam da erken uyanıyorum,
Eskisi gibi uyuyamıyorum.
Mutfak sandalyesinde oturuyorum,
Sessizlik kahveyle iyi gidiyor.
Çevremi azalttım,
Sözleri, kalabalıkları, mecburiyetleri.
Kahveyi çok seviyorum,
İçince sanki biraz daha ben oluyorum.
Kimseyle polemiğe girmiyorum artık,
Çünkü umursamıyorum.
Belki de bu huzur dedikleri şeydir,
Belki de sadece yorgunluk.
Kırıldım belki bin kere,
Ama anlatmadım kimseye.
Susmak huy oldu, içime attım,
Kendimle dertleşir oldum gecelere.
Bir sigara yakıyorum bazen,
Dumanında arıyorum eksilen yanımı.
Kahve soğuyor, ben aynıyım,
Sadece içimde bir şeyler ölü gibi.
Artık kimseye kırılmıyorum,
Kıracak kimse kalmadı çünkü.
Her şey yerli yerinde görünüyor,
Bir tek ben eksildim, sessizce.
Bazen aynaya bakıyorum,
Tanıyamıyorum gözlerimi.
Ne kadar çok sustuysam
O kadar yabancılaştım kendime.
Bir gülüş bırakmıştım eskiden,
Artık hatırlayamıyorum bile nasıl gülünür.
Kalbim hâlâ atıyor ama
Sebebini unuttu çoktan.
Her şeyin bedelini sessizce ödedim,
Kimse duymadı, bilmedi içimdeki yangını.
Yoruldum demedim, alıştım sandılar,
Oysa ben içimde çoktan bittim.
Şimdi kimseyi beklemiyorum,
Kapılar kapalı, ışıklar loş.
Bir kalp ne kadar kırılırsa
O kadar sessiz yaşar olmuş.
Ne sevilmek istiyorum artık
Ne de anlatılmak birine,
Bir yanım hâlâ yaşıyor gibi,
Diğeri çoktan gömülmüş içine.
Artık içimde ne umut var ne bahar,
Her sabah biraz daha eksiliyorum.
Konuşmuyorum, susmak yakışıyor bana,
Çünkü anlatınca da kimse anlamıyor.
Bir zamanlar kalbim vardı,
Şimdi yerinde kocaman bir sessizlik duruyor.
Ne sevda kaldı ne de dönsün diye beklemek,
Ben kendimi çoktan toprağa gömdüm — nefes alarak.