2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
170
Okunma

Sorma ne haldeyim...
Parçalanmış mıyım,
kaybolmuş muyum, bilmiyorum.
Yandığım yer,
dokunduğum yer kadar acı çekiyor.
Düşüyor gözyaşlarım yandığım yere,
senin de düşüyor gözyaşların yandığın yere.
Ne yana dönsek,
her yerden aşk sızıyor.
Söylesene!
Ateşin sarısını ayırabilir misin ateşten?
Ben seni ayıramıyorum kendimden.
Ayırmak da, ayrılmak da
ölüm değil mi?
Seni sevmek,
ayın da, güneşin de tartıda kendinden verip yarım kalması gibi.
Işığımız eksildikçe, karanlık üstümüze siniyor.
Şimdi kendi içimde,
kendi nefesimle boğuluyorum.
Sen yokken, cennet bile
gece vakti kurulmuş bir pusu gibi gelirken,
ben durmadan pusulara yenik düşüyorum.
Ah bir bilsen...
Geceler bana kışın ayazını zorla giydirirken,
avluda vaktini bekleyen isimsiz,
buz kesmiş bir mezar taşı gibi üşüyorum.
Her dua içimde girdap gibi dönüyor.
Bu nasıl bir araftır, Rabbim?
Her yanım tıka basa sensizlik,
Her yanım cehennem...
Oysa ben,
sadece bir kez ölmek için gelmiştim dünyaya,
ama sensiz bin kez ölüyorum.
Vazgeçemediğim tek suçum sensin,
ve ben bu suçun adına "aşk" diyorum.
5.0
100% (4)