0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
40
Okunma
yarım bırakılmış bir cümle gibi,
İçime çektiğim nefes senin msin?
Yanarken içimde büyüyen yangın,
Senin ellerinle mi tutuşturuldu, vefasız?
Sabahın köründe, aklımın bir yanını esir edip
Uykusuzluğa rehin bırakan sensin.
Geceleri Derya gibi taşan bir sükûnetin var,
Ama içinde fırtınalar gizli, Ece…
Alkolle bastığım yaralar bile
Senin unutuşunun yanında hafif kalıyor.
Ciğerlerime dolan her nefes,
Başka bir tanrıya iman ettiriyor beni —
Ben, aşkın Derya’sında yolunu kaybetmiş bir bedeviyim.
Şimdi, gördüğüm hayalleri gerçek sanırken
Senden kalan tek bir anıyla açıklamaya çalışıyorum seni.
Ne zaman girdin içime, Ece?
Ne zaman aldın kontrolümü, vefasız?
Tüm mülteci isteklerim
Artık sana sığınmak istiyor.
Tüm bedenim, hareket etmek için
Senin bir fısıltını bekliyor hâlâ.
Ne öptükçe doyabildim sana,
Ne dokundukça tamamlandım.
İçimi saran bu sıcaklık —
Belki de ölmeden önce hissedilen
Son huzurdur bu,
Ece’nin ellerinde, vefasızın kalbinde.
Karşıma çıkan sen…
Tanrımın hayatımdan çıkarken bıraktığı bir bahşiş misin?
Yoksa Derya misali sonsuz bir yanılsama mı?
Şimdi adın aklımda yankılanıyor;
Bakışların, hüznün, sesin içime kazınmış.
Akla, mantığa sığmasa da
Belki de o esrarlı gözlerindi beni sana bağlayan.
Kırılganlıklarımı topladım; elde var sıfır.
Demek ki azdan sevmeli insan
Çünkü çok bağlanınca,
Kaçırıyor elinden yaşadıklarının ucunu.
Ve ben,
Bir Ece’nin Derya’sında,
Bir Vefasız’ın hatırasında yanıyorum hâlâ…
5.0
100% (1)