15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1886
Okunma

İstedim ki gecenin koyu kızıllığında kes göbek bağımı
Kanatsız bir borandan kurtulsun çocukluğum
Ağlayışlarımda mavi düşlere boyansın asi yüzüm
İsyana dönen sancılarımdan kopar umut ağımı
Al benden kızgın üşengeçliğin öksüz nazarını
Künyemi yaz ayaklarının altındaki cennetten
Tenim bana yabancı ütopyalarda gömüyor yarınını
Yurtsuzluğum her yerde göçebe kıbleye bile dönsem
Dilime ilk cümleleri örgütleyen yüreğindi şefkatle
Sorgulanmak cevaplarımda yoktu günahlarımın
Dinimi belirleyen de sendin dualar sözcülüğünde
Haydi söyle! Çocukluğumun tanrısı sen misin?
Yaralarını hücreme işlemeye hakkın var mıydı?
Payıma düşen çıplak tutsaklığa esir ettin gövdemi
Bir lori sesinde aynı tan yerine doğruluyorum
Günebakan çiçeklerine sor boynumun duruşunu
Serçe parmağında kaldı dağların düş vadisi
Aç sevdaların tanımsız vardiyasında üşüyorum
Hiçliğimin üstüne bir ıslık bile çalamıyorum
Başımda merhamet niyetine bile gezinemeyen
Kör sağır dilsiz bir şefkat eline düşüyorum
İçine akıttığın gözyaşların adresti pusulasız yoluma
Güneşin doğudan doğduğunu hiç öğretmedin.
Batışında esmerdi yüreğimin katranlığı fark etmedim.
-Umutla besledin karanlığımı-
-Unutulmadım hala değil mi-
İstemez miydim başımı dizine dayamayı
Aklarını görmek saçlarının her telini
Derinlerinden silmek çizgilerini asiliğimin
Kaç bahtsız gecede gel sesi yolladın yüreğime
G e l e m e d i m …
Boş beşiğime yükleme çocukluk sancılarımı
Özgürlüğe say sensiz uzayan boylamlarımı
Hakkımı doğarken bağışladım senin ismimde saklı
Yitik düşlere miras bıraktım düğünsüz marşlarımı
Koparma yıldızları geceden saçlarına takacağım
Yağmurda doğdum, yağmurda öleceğim
Kimsesizliğimi yansıtma bedensiz mezar taşıma
Bir lori sesiyle uyut son kez avuçlarından düşeceğim
-Üşüyorum yokluğunun aynasında-
-Çocukluğumu giydirir misin yeniden-
Faik danışman