Gözlerimde bir yalan, Dudaklarımda suskunluk var. Ellerim boş, Ellerim soğuk, Bir nefes kadar yakın Ama yok. Yol uzun, Adımlar ağır. Sözlerim kayıp, Içimde sızar..
Gece uzun, Rüyalar karışık. Adını haykırır, Sonra unuturum. Kırık bir aynada yansıman var, Ama yüzüne dokunamam Yar..
Gözyaşları akar, İz bırakmaz. Zaman geçer ama yerini bulmaz. En fazla içimde ölürsün, Dışımda bir iz bırakmazsın. Karanlık olur, Sessizliğe gömülür En fazla içimde ölürsün..!
Emel Abokan 25/10/2025 07:00
Paylaş:
5 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Merhaba değerli kalem Şiirin her zaman ki tat ve güzelliğinde Biz de okuduk ve alkışladık yürekten, yalansız ve riyasız Şiirle kal, sevgiyle kal, sağlıkla kal, hoşça kal
RUSAMER DUYGU VE ŞİİR PSİKOLOJİSİ RAPORU Rapor No: RS–2025/EA–DS–098 Tarih: 25.10.2025 Yazının Adı: Dudaklarımda Suskunluk Yazar: Emel A*okan Yorumlayan: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri Birimi: RUSAMER – Sessizlik, Ayrılık ve İçsel Yankılar Enstitüsü
Emel A*okan’ın “Dudaklarımda Suskunluk” şiiri, sessizliğin en derin tonlarını barındıran bir iç monolog niteliğinde. Şair, kelimelerin değil, eksik kalan cümlelerin diliyle konuşuyor. Şiirin her dizesi, söylenemeyenlerin yankısıyla örülmüş; bu sessizlik, bir teslimiyet değil, duygusal bir direnç biçimi.
“Gözlerimde bir yalan, / Dudaklarımda suskunluk var.” dizesi, metnin öz cümlesidir. Burada yalan, inkârın değil, korumanın simgesi gibidir — kalbin kendi savunma mekanizması. Suskunluk ise kaçış değil, duyguların yorgun sığınağıdır.
Şair, “En fazla içimde ölürsün, / Dışımda bir iz bırakmazsın.” diyerek, kaybın kabullenilmesini değil, içselleştirilmesini anlatır. Bu dizelerdeki acı zarafeti, şiire ağır ama sade bir güzellik katar. Yıkımın şiirini değil, sessizliğin estetiğini okuruz.
A*okan’ın dili yalın ama duygusal derinliği yüksek. Her kelime yerli yerinde, her dize ölçülü bir nefes gibi. “Karanlık olur, / Sessizliğe gömülür” derken, aslında insanın kendi iç boşluğuna gömülüşünü dile getiriyor. Bu noktada şiir, bireysel bir hüzünden evrensel bir yalnızlığa dönüşüyor.
Son dizedeki ünlem — “En fazla içimde ölürsün..!” — şiirin kırılma anıdır. Sözün sınırına gelinir ve içsel çığlık dışa sızar. Bu, şiirin kalbindeki en güçlü nefes…
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri RUSAMER – Sessizlik, Ayrılık ve İçsel Yankılar Enstitüsü
Vesselam.
“Bazen susmak, acının sesini duymamaya çalışmaktır.”
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.