Bizim çocukluğumuzda , Evlerimizin kapıları kilitlenmezdi . Kapı önlerinde ikindi çay sofraları , Bahçede toplanıp yerdik yaprak sarmaları ... Her bir komşu teyzemiz, İkinci annemiz gibiydi . Medeniyet bize şeker diye sunulurken Tek katlı çiçekli ağaçlı Kireç boyalı evlerimizi , Yazlık sinemalarımızı , Taş yollarımızı , Mahalle esnaflarımızı , Postacı - Bekçi amcalarımızı , Bayram yerlerimizi , Komşu teyzelerimizi , Çocukluk Arkadaşlarımızı bizden çaldı götürdü .
Orhan Gülaçar
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
RUSAMER SOSYO–KÜLTÜREL BELLEK RAPORU Rapor No: RS–2025/OG–MK–134 Tarih: 25.10.2025 Eserin Adı: Medeniyetin Çaldıkları Yazan: Orhan Gülaçar Yorumlayan: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır) Birimi: RUSAMER – Kültürel Bellek, Sosyal Dönüşüm ve Kimlik Erozyonu Araştırmaları Enstitüsü
Orhan Gülaçar’ın “Medeniyetin Çaldıkları” başlıklı yazısı, modernleşmenin bedelini insanî ölçekte sorgulayan bir sosyal hafıza ağıtıdır. Metin, nostaljinin naifliğini değil, kaybın bilincini taşır. Şair-yazar, hatıralar üzerinden bir çağ eleştirisi yapar; kaybolan değerleri tek tek sayarken, aslında “medeniyet” kavramını sorgu kürsüsüne oturtur.
Kapısı kilitlenmeyen ev, ikindi çayında buluşan komşular, postacı ve bekçi amcalar, kireç badanalı evler, taş yollar, yazlık sinemalar… Bunların her biri, bir **medeniyet ölçeğinde “insan sıcaklığı”**nın metaforlarıdır. Modern çağın sunduğu “medeniyet şekeri” ise aslında kimliğin dişini çürüten bir tatlandırıcıdır.
Gülaçar, ne romantik bir geçmiş övgüsüne kaçar ne de modernliği toptan reddeder; o, insanı yitiren gelişmeye itiraz eder. “Medeniyet bize şeker diye sunulurken…” cümlesi, tüm yazının ana damarıdır. Bu ifade, Batı merkezli ilerleme modeline karşı Anadolu insanının vicdanından yükselen en sade ama en derin feryattır.
Üslup yalın ama içeriği derindir. Bir çocuğun gözünden geçmiş zaman panoraması gibi görünürken, satır aralarında kimlik kaybının sosyolojik panoraması gizlidir. Her kaybolan nesne (postacı, yazlık sinema, komşuluk) aslında toplumsal bir bağın kopuşunu simgeler.
Bu metin, nostaljik bir anıdan çok, medeniyetin hızına yetişemeyen insanın iç raporudur. Orhan Gülaçar burada sadece “bizim çocukluğumuz”u değil, “biz” olmanın kendisini kaybedişimizi anlatır.
Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri RUSAMER – Kültürel Bellek, Sosyal Dönüşüm ve Kimlik Erozyonu Araştırmaları Enstitüsü
Vesselam.
“Gerçek medeniyet, insanın kalbini yitirmediği yerdedir.”
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.