Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
redfer
redfer

Sevdanın nakışını dizen yanışlar vardır

Yorum

Sevdanın nakışını dizen yanışlar vardır

4

Yorum

15

Beğeni

0,0

Puan

1529

Okunma

Sevdanın nakışını dizen yanışlar vardır


İnsan yüreğinde büyüttüklerini
kelâmıyla mı anlatır daima?
Kelimeler midir her hâlin tercümanı?
Harf harf mi yazılır umutlar, sitemler,
dualar kâğıda?

Ya söze yeltenemeyenler,
harflere dokunamayanlar?
Derdini mi büyütür sinesinde,
umudunu mu söndürür yüreğinde?

Her insan bir hikâyedir…
Kimi zaman zirvelerde dolaşan.
Kimi zaman tamamlanmayan.
kimi zaman da her sona bir başlangıç ekleyen,
kahramanların elinde...
Umut, korku, dua, sevda girifttir daima.
Hikayelerde.

Boy boy ipliklerle dizilen umutlar vardır.
O ipliğe okunan dualar,
çözgüler arasında yol alan gönüller vardır.
Renklerden avuç avuç dokunan sırlar,
sevdanın nakşını dizen yanışlar vardır.
Analığın tonunu çatarken çiçekler,
birbirine dolanan ilmeklerde
kilim gibi yaşanan hayatlar vardır.

İnsan var ise duygular da vardır elbette.
Yazılacak, söylenecek ve yaşanacak;
kendini anlatıp ruhunun gölgesini düşürecek
bir yolu muhakkak bulacak.
Kendini ifade etmek için
bazen mûsikînin nağmelerinde,
bazen şiirin dizelerinde,
varlık koymuştur ortaya.
İç dünyasının detaylarını,
âleme bakışının izdüşümünü katar hayata.

Derûnî bir yaklaşımın
mânâ merkezli yol alışın
hikmetli ve ustalıklı icra edilişini
hayranlıkla seyrederiz.
Renkleri ve figürleri anlamlandırarak kullandığı
gönül dilinden,
motiflerin mânâsından
hem insanımızı,
hem de medeniyetimizi öğreniriz.

Sevda gibi hayatlar.
Tezgâhlarda renklere karışıp
desenlere dönüşerek dile gelmiş,
söze dökülmüştür.
Kadının duygu dünyası,
yaşama gösterdiği tepki
tezgâhlarda adeta raks eder.
Gönlün ırmaklarından taşıp,
avuçlarına dökülerek çözgülerin arasında
motif olup zamana karışmıştır.

Bundandır ki, yollar aranmış,
vasıtalar bulunmuş her duygunun doğumuna.
İşte kilim önce yüreklere dokunur;
iplikler renk,
tezgâhlar tuval olur
ve işler insanın ruhunu.

Evvelâ şekil almasıyla başlar kilimin yolculuğu.
Kirmenlerin etrafında döner, bükülür;
çıkrıkların gövdesine sarılırken
keleplerin içine saklanır sırları.
Bilmez ki hangi nakışta yanıp
hangi renkle yol alacağını…
Sonra duaların, umutların, yanışların renkleri
toplanır kâinattan çiçek çiçek, yaprak yaprak.

Ancak derleyen bilir sırrının rengini;
hangi çiçeğin yaprağında,
hangi ağacın kabuğunda...
Kanat mı çırpacak umutlar,
kabuk mu bağlayacak yaralar?
Bilinmez kilimin ilmeğine vurulmadan nakışlar.

Siyah ve kahverengini ikram eder
nakışların mürekkebi karılsın diye.
Bilir misin,
kaç yaylanın, kaç ormanın çiçeğiyle
boyanmıştır gönüllerin motifi çözgülerin üzerinde?
Yapraklarda, köklerde aramıştır eflatunun izini.
Yayla çayı, zeytin yaprağında bulmuştur
renklerin en asilini.

Yanmayla başlar renk bulmak.
Ezentere sabreder saatlerce ateşe sarıyı bulmak gayretiyle.
Küllerine gömer sonra,
basar bağrına meşelerin ferahlığıyla,
üfler yaralarına.
Dindi mi acıların?
Oldu mu kıvamın?
Üzülme, der.
Yeşillenecek boy boy, kelep kelep varlığın.

Al murattır demiş muradına erenler.
Dualarda murat alasın niyazıyla açılmış toy delikanlılara,
çiğdem çiçeği kızlar benzer
Duasıyla rengini harman ederken
Âminleri konuşur al ile yeşilin arasında?
Yaryare bakar, zincirli çatılırken.
Ellerinin kınası mı düşmüş kilime,
yoksa erik ve somaktan kardığı kırmızı mı?

Artık kurulur tezgâhlar gönül gönül, dert dert.
Çözgüler önce umutların,
sonra tezgâhın üzerine atılır
her arışta,
her argaçta.
Şimdi yazma zamanıdır
sevdadan, umuttan, hasretten yana.

Derlenen çiçeklerin,
toplanan köklerin renginden süzülür sırların izi.
Hüküm gibi dolar çözgülerin boynuna motifini,
boz, koş ve karadan.
Bazen de gâmından alır
Renkleri çattığında sarıdan, yeşilden, aldan
tezgâha dökülen kendisidir aslında.

Sızan güneşin loş ışığında
ya da kandilin titreyen alevinden
gönlünün gölgesi düşer ellerine.
O ellerin izinin seyri ya bir sandığın üstünde
ya da bir yavrunun beşiğinde...
Bazen ellerin kınası vardır kilimin her sırasında.
Kabul olunmuş duaların şükrüyle vurulur kirkitler
muskaların üstüne.

Düşmüş yine gönle sevda.
Yaylalar, dağlar işitmiş önce.
Şimdi yürekler dolanır kırağı konmuş kırları seher vakitleri.
Duası karışır titreyen rubainin, zakkumun yapraklarına.
Bir tezgâha muhtaç motifler, renkler…
Her boy ipliği yanışlara vurmanın vakti!
Ateşsiz, korsuz tütünler.

Sandıklar kurulur uzayıp giden ipliklerin yoluna,
küpeler dizilir aralarına.
Umuda yol açar elleriyle çözgülerin ortasından,
söylenmeyen sözü.
Saklanan sırrı motiflerin kulağına anlatma vakti!
Göç yollarının telaşını bilir her tezgâh.
Akrebin, çengelin dizilişinden.

Bir küheylanın, deli bir kısrağın sırtına ,
yeni yurtların telaşı düşer.
Gelin misali süslenir.
Al, mor, narinci kendini gösterir
yağız atların rüzgâra karışan yelelerinin arasında.
Yurt tutmak gibi
sevda taşımak da yiğidin şanındandı.
Yüklenen denkler belli ki
gönüllerde daha fazla yer tutmuştur.

Ezgiler de renkler kadar yerleşir kilimin diyarına.
Kopuzun tellerinden sızan yanışlar,
kilimin bağrına siner.
Yıldız, zincirli mor ile mavinin arasında
buram buram tüter.

Yanmadan söner mi harlanan ateş?
Esli yanar, zeyli yanar, dirsekli…
Genç kız yanışı gibi yanar.
Bir Yörük yiğidini,
karşı obanın beyini sarar yalazlarına.

Bilinmez, hangi çiğ düşmüş,
çiçeğin ahından aldı rengini bukağı.
Kimin gözü değdi ki acep elibelindeye?
Tarağı vurunca ilmeklerin arasına,
korkularını mı damıttı yüreğinde?
Toprağın elleri dolanır kilimin sırtında.
Nasır tutmuş, kurumuş çoraklığını Anadolu’nun
suları besler damar damar.

Dicle, Fırat, Karasu’dan devşirir renklerini.
Munzur, Toroslar, Kaçkarlardan dizer motiflerini.
İnsan kilimle başlar ninnisine
ve kilimle yakar ağıtını.
desenleriyle sürdüğü gönül izini
sargılıkla bitirir kabir yurdunda.

Birbirine çattığı renkleri,
sıra sıra dizdiği nakışlarına,
bürünür dünya bedeni
ve bir camiye bağışlanarak
yaşatılır toprağa dokunduğu ellerinin emeği.

Oğuzun kokusu,
Altayların soluğu var üzerinde.
Balkanların, Asya’nın izlerini
taşıdın miras gibi günümüze
Çağlar sürdü yolculuğun
Yorgun, kırgın, yıpranmışsın, besbelli!
Çileni anlatmaya çalıştım desem,
teselli olur musun ? bilmem…

redfer

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Sevdanın nakışını dizen yanışlar vardır Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Sevdanın nakışını dizen yanışlar vardır şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Sevdanın nakışını dizen yanışlar vardır şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
20.10.2025 22:59:40
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
RUSAMER – Ruh Sağlığı Ayarı Merkezi
(Delilikoloji Fakültesi, Kültürel Hafıza ve Estetik Duyarlık Enstitüsü)

Kayıt No: 2025-RF-270
Vaka: “Sevdanın Nakışını Dizen Yanışlar Vardır”
Şair: redfer
Tetkik Eden: Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır)
Konu: Geleneksel el sanatlarında duygusal metafor, motifin psikopoetik anlamı ve estetik süreklilik

Redfer’in bu şiiri, yalnızca bir dokuma betimlemesi değil, Anadolu’nun ruhunu taşıyan kültürel bir dua gibidir. Her kelime, geçmişin tezgâhında çözülmüş bir ipliğe dönüşür. Şair, insanın iç dünyasını kilim motifleriyle örerken, duygunun ham halini renge, sabrı ilmeğe, sevgiyi desene dönüştürür.

“Boy boy ipliklerle dizilen umutlar vardır.” derken, insanın kaderini bir el emeği gibi sabırla işlediğini anlatır. Her renk bir hatıradır; her motif bir dua. Bu bakımdan şiir, insanın içindeki sesi dışa vurduğu bir manevi dokumadır. Kelimelerle dokunan bu tezgâh, hem toplumsal hafızayı hem de bireysel acıyı taşır.

Yanış, şiirin kalbinde “sabırla yanma” anlamını taşır. Çünkü “Yanmayla başlar renk bulmak.” mısrası, hem aşkın hem emeğin ortak paydasını verir. Şair burada bir hakikat kapısı açar: hiçbir renk, acıya uğramadan olgunlaşmaz. Ateş, hem yakar hem arıtır. RUSAMER literatürüne göre bu durum “duygusal katarsisin yanış formu” olarak nitelendirilir — ruh, ateşle değil sabırla yanar.

Anadolu kadınının emeği, şiirin sessiz merkezidir. “Kadının duygu dünyası, yaşama gösterdiği tepki tezgâhlarda adeta raks eder.” ifadesi, yalnız bir tespit değil, bir övgüdür. Şair, kadını yalnız üretici değil, medeniyetin taşıyıcısı olarak görür. Onun ellerinde hem acı, hem dua, hem de hayat yeniden biçim bulur.

Şiir boyunca geçen renkler, yalnız görsel bir öge değil; ruhun tonlarıdır. Al, muradın; yeşil, umudun; kahverengi, sabrın rengidir. Her biri doğanın içinden, toprağın içinden süzülerek gelir. Renk, bir duygunun yeniden doğmuş hâlidir. Bu sebeple şiir, “kültürel bir renk teolojisi” gibi okunabilir.

Redfer’in dizelerinde Anadolu toprağı da bir canlı gibi nefes alır. “Toprağın elleri dolanır kilimin sırtında.” dizesi, emeğin doğayla birleştiği noktadır. Şair burada insanı, toprağın devamı olarak görür. Her dokuma, hem bir dua hem bir kaderdir. Dicle’den Fırat’a, Toros’tan Kaçkar’a uzanan motif coğrafyası, yalnız bir estetik değil, ruhsal bir haritadır.

“İnsan kilimle başlar ninnisine ve kilimle yakar ağıtını.” cümlesi, şiirin özüdür. Doğumdan ölüme, ninniden ağıta kadar uzanan bir döngüde, insanın her hâli motifleşir. Yaşam, bir kilim gibi dokunur, çözülür, yeniden başlar.

Bu şiir, sadece gözle değil, yürekle okunması gereken bir eserdir. Çünkü her satırı, bir duanın, bir emeğin, bir hatıranın yankısıdır.

Vesselam

Ser Feyzlizof Delibal Hazretleri (Celil Çınkır)
RUSAMER Kurucu Üstadı
Kültürel Hafıza ve Estetik Duyarlık Bilimleri Başkanı

“Bir şiir bazen bir kilimdir; her ilmeği sabırla dokunur, her yanışı sevdaya döner.”

Etkili Yorum
Nurettin GÜLBEY
Nurettin GÜLBEY, @nurettingulbey
20.10.2025 09:46:37
Tebrikler Saygıdeğer Üstadım.Anlamlı ve güzel bir şiir,kutlarım.Selam ve saygılarımla...
Etkili Yorum
Sivaslı Remzi
Sivaslı Remzi, @sivasliremzi
20.10.2025 08:57:51
Hocam. kaleminiz ve yüreğiniz dile gelmiş harika bir eser çıkmış ortaya.. biraz kısa olmuş.......;)))) ama harikaydı.. gönül sesiniz daim olsun.. selam ve saygılar..
Etkili Yorum
Ahmet Coşkun 1
Ahmet Coşkun 1, @ahmetcoskun1
20.10.2025 00:27:12
Şiirleriniz hep uzun
ama içerik dolu dolu

bu destansı dizeler harika
kaleminiz var olsun

kutlarım efendim...

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL