1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
112
Okunma

GEL
“Gel” çağrısının gölgesinde
bir haslet sözcüğüdür “gel”
sabah kahvaltıda dokunmadan söylenen
"gel" ne dile ağır gelirdi
ne de kalbe tereddüt yaşatırdı
içten bir çağrıydı sadece
çiçek açan bir sessizlik gibi "gel"
sam yelinin tene dokunduğu kadar ılık ve hafif "gel"
özledim diyemenin diğer adıdır "gel"
"gel"de iki çift lafın belini kıralım
bir bardak demli çayın buğusunda sohbet edip
bir kahvenin telvesinde fal açalım
haber vermene gerek yok
pencereden sızan ışığa
"gel"
ne hazırlanırdık
ne de kimin geldiğini düşünürdük
yalın
yorgun
çat kapı
ama dürüst bir “gel”di
eki yoktu
tırnak içi bir beklenti de değildi
sadece samimiyetin çıplak sesiydi "gel"
olduğun gibi "gel"
geldiğin gibi ol’du "gel"
bir ırmak gibi çağlardı kaynağından
şimdilerde “gel”
derin bir haslete döndü içimizde
enkaz altında kalan depremzede gibi inlemekte
gözümüz aydın modernleştik
ama bir “gel”in
sadeliğine hasret kaldık
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (2)