1
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
225
Okunma
Yüzümüz bir akşamın soğuğuyla yunmakta
Biz devşirmeden karanlığın olgunlaşmalarını
Merhametin gökyüzüne battığı yerden uçurtma salıyorum vatanıma
Sağımızdan sıyrılan koşuşturmasına bir ruhun üflediği
Solumuz kıblesine bir cesedin uluduğu diyardan geçiyoruz
Yağız bir şarkının yürekli yürüyüşleri şehrin saltanatına ket vurdu
Partizan ilmekli korkunun kirli yüzü penceresini kırıyor bakışlarımın
Tuhaf bir çağrışım bu zamanın berisine itmesi beni
Beni kuş yerine uçursan
Bulsan eski bulutların yelkenindeki masum bakışlarda
Beyaz bir kırığın ilacını eksen ruhumun en mahzun öykülerinde
Yürüseydin benimle ardı sıra güllerin çevrelediği kıyamete bakmadan
Bir dağdan yırtarak açtım mektubunu ben vahşi demlenişin karabasanı
Sense ellerinden belli olan memleketlerin en kıdemli mekteplisisin
Biliyorum…
Somurtma ağacın elmasından sıyırıp bir nimetin ıssızlığına
Sürükleyip gitme bir denizin ihtişamına
Salma yağmurların kurak bıraktığı topraksızlığa.
Bu yaşa geldim
İlkel toplumların çağdaş nasiplerini görmezden gelemedim
İrili ufaklı taşları fırlatan ayak izlerini görmezden gelemedim
Mamut diyarının meydan okuyası direnmeleri ebrehe lere hep galip gelmiş olsa da
Bir tutam umut ekemedim serçemsi kanatlarımdan
5.0
100% (5)