0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
130
Okunma

Dışarıda hafiften bir yağmur
Mevsim kışa devretmekte
Grisinden bir gökyüzü akşam saatlerinde
Aklımdan çıkmıyor unutamadığım o kadın
Hüzünlü şarkılar dinlerdi müptelasıydı şarabın
Gözlerinde yarım kalmış bir hayat,
Dudaklarında küskün bir gülüş saklı.
Ne ben unuttum onu,
Ne de yağmurlar unutur onun adını
Gündüz geceye devrediyor nöbetini eylülü dökerken sararan yaprakları
Bir yandan odamın duvarlarında hüzün sarısı bir yalnızlık can çekişiyor şimdi ısırılmış kuduz yarınlarım
Bir köşede paslanmış saatler tıkır der zaman zincirlerinden boşanmış
Bir mahkum gibi her tik tak kalbimin boşluğunda yankılanır sanki geçmişin ayak sesleri gibi
Ve gece ağır ağır çöküyor şehrin omuzlarına,
Sokak lambaları birer birer titreyerek yanıyor.
Kendi gölgemden bile ürkerken artık,
Anlıyorum, insan en çok kendine yabancı oluyor
Bir uğultu var kulaklarımda,
Ne rüzgâr ne de yağmurun sesi bu.
Belki de yıllardır susturamadığım çığlıklar,
Karanlığın bağrında yeniden doğuyor.
Geçecek elbet biliyorum bu hüzünlü gecelerde
Sabah olacak gri gökyüzüm yine baharlar ayan olacak geçecek biliyorum ama anlatamıyorum
Sedat Kesim
5.0
100% (2)