2
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
123
Okunma
İğde çiçeğim...
Biliyorum ki seninle karşılaştığımız yerin adı
yedi kat dibi rastlantı;
gökyüzü hayal kırıklığı,
yeryüzü taşımaz hiçbir bedenin yalnızlığını.
Sadece varız işte, kendi çapımız kadar.
Senin ruh halin kırk bir testi,
benimki hüznü yan ceplerinde saklayan
Eylül...!
Her çırpınışım derin ve keşkelere batık
rüzgarımı ılık sanma;
o da kuruyan gazellerin peşinde.
İkinci şansı hak eden bakışlarımız
bu sefer “elma dersem çık, armut dersem çıkma”
çocuk oyunlarına benzedi.
Vallahi ne dersen de
o vakte
bilerek karşına çıkmamı
kimse tembihlememişti...
İçimdeki mevsimin sararmış ağaç dalları
yorgundu uçan bütün kuşlara.
ve
Ulu bir sessizlik — ne yana dönsem,
kocamış keşkeleri zor yolcu etti
Sana söylemedim,
ama ben çok geç kalanı beklemiyorum.
Bilmediği, yürümediği o sokaklarda…
İğde çiçeği kokusu gibi
uzak bir kokun
ağlama duvarı gibi
ruha ilişen bir taşlıktan
çıkamamaktı_gözlerinin içinden
Sol yanı mezarlık, hiç insanların ülkesinde;
bir başına,
bir başınayım —
her adımım kendi sessizliğine dokunuyor,
her nefesim yalnızlığın gölgesine sarılıyor
Adamlık bu ya!
gel; bıraktığın hissi temizle.
gel
gel artık
ne duruyorsun
ne duruyorsun...
23-09-2025
ist
zaralıcan
23-09-2025
ist
zaralıcan
5.0
100% (4)