0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
131
Okunma
Balı şirin diye arı öpülmez,
Bunun bir de dönüp sokması da var.
Her yaraya yeşil merhem sürülmez,
Ağrıtır, sızlatır; yakması da var.
Her bilekle dönmez bu çarklar, perler;
Kimi zordan, kimi sıcaktan terler.
Saymadığın taşa “baş yarar” derler,
Sessizin barbarı, yıkması da var.
Dalından çok olur atan aslana,
Teke tek zor çıkar çatan aslana.
Taş atıp dalaşma yatan aslana;
Kızarsa, ayağa kalkması da var.
Dert koklayıp keder içen mest olmaz,
Sadık dostlar arasında kast olmaz.
Zehirsizdir diye yılan dost olmaz;
Boğaza dolanıp sıkması da var.
Mahsul olmaz, arpa ekersen kuma,
Ahmaklıktır, yumruk atılmaz cama.
Sabredene “korktu, korkaktı” deme;
Sükût atın sağlam tekmesi de var.
Belanın vakti yok, zamansız gelir;
Canı yanan sönmez, dumansız gelir.
Dinsizin hakkından, imansız gelir;
Çivinin çiviyi sökmesi de var.
Haram yiyip, içip; çekilmez halay.
Ah, elbet başına açar bir olay.
Leşi omuzlayıp götürmek kolay;
burnunun dibinde kokması da var.
Hayal ekmeğini düşle, yağlarsın;
Umutlar yıkılır, yarın ağlarsın.
Çol çocuğa boşa umut bağlarsın;
Evlâdın hayırsız çıkması da var.
Haram, helal sanma aynı değerde;
Muz tadını bulamazsın hıyarda.
Elin emeğiyle karnın doyarda,
Yatarken mideye çökmesi de var.
Harun’um, dünyanın avcısı çoktur;
Turnayı gözünden vuran pek yoktur.
Ömür elde tek şans, yayda tek oktur;
Hedefinden şaşıp sekmesi de var.
Âşık HARUN USTAOĞLU