0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
112
Okunma

Duygular nazildir, hilalden dünya çam,
Erik rengidir sevgi, ender aşk gölü, limonlu akşam.
Köy milleti gece lambası, plan portresi,
Güneş der zeytin yapraklar, damla bulutlar serisi.
Bayan ay der, kocası Martin virgülle,
Her zaman şık giyinir, saate bakar gizlice.
"Emine hanım, saat nedir?" — der,
"On iki çeyrek," cevabı iner.
Sonra Mari, zengin oğlu,
Ceketinden Aydın’a arabanın anahtarını sunar, yolu.
Hayat üstün, modern kurucu Mustafa,
Üniversite kurar, müdürüyle yan yana.
Şehrin kurucusu, valisi,
Tüm öğrencilere iki yıl ücretsiz dersin hediyesi.
Öğretmenler sevinçten havalara uçar,
Veliler sorar: “Daha önce çözüm bulunmaz mıydı, karar?”
Gözlüklerini çıkarır Samet, der:
“Güle güle gidin okulunuza, tamirciler hazırdır.”
Gamze kendi kendine mırıldanır:
“Dokunanı general ederiz…” — der Emine hanım alayla,
“Tamirci ne kadar budala!”
Karayip’in kalbinde, palmiyelerin gölgesinde,
Yükselir eski binalar Havana üniversitesinde.
Taş merdivenler yüzyılların ayak izini taşır,
O basamaklarda Küba’nın ruhuna varış.
Kütüphanelerde rüzgâr Martí’yi fısıldar,
Carpentier’in büyülü gerçekliği avlulara taşar.
Santiago de Cuba’da pencereden deniz görünür,
Mavi ufuk, genç şairlerin defterine dizeler sürür.
Küba’nın üniversiteleri, ders değil sadece,
Edebiyat sahnesidir, hayallerin becerisiyle.
Her öğrenci bir karakter, her hoca bir anlatıcı,
Her ders bir roman bölümü, kalbin ilham taşıyıcısı.
Burada bilginin yanında hayaller öğretilir,
Küba’da üniversite, kalemin halkla birleştiği yerdir.
Halk hayalle buluşur, kelimelerle dirilir,
Edebiyatla üniversite sonsuz göğe yükselir.