0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
99
Okunma
ATLAR DA DURDU
Dolu dizgin dağ bayır gezen,
yelesi toprağa değen,
parmak uçlarımda gözyaşı süzüm süzüm süzülürken...
Sevdası yere düşmüş de eğilip almamışlar gibi...
Atlar da durdu...
Bir yangının eşiğinde,
mevsim kışa hazırlanırken,
hasreti harman olup toplanmış gibi,
ATLAR DA DURDU...
Hepsi zarar ziyan, telef olmuş; "ölmüş" diyemeyen...
Dik yamaçlara inadına koşan,
vazgeçmek nedir bilmeyen o atlar...
Çimenlerin üzerine boylu boyunca uzanmış,
karmakarışık bulutları mesken edinen,
sırtı buz gibi toprağa değerken,
göğsü sımsıcak güneşe duran bedenim,
bir atın düşmesi gibi...
Hiçbir şey hissedemiyor olmanın ağırlığı içinde...
Bir şey kalmamış, hem de hiçbir şey.
Özlem, merak, sorgu sual — hepsinin yerini tutmuşlar...
Soğuyor olmanın ama üşümemenin sıcaklığı içinde,
bıçak sırtında giden atlar, sol yanına devrilmiş gibi...
İki üç azar, bir tersleme heybesinde...
Duydukları yabana atılacak cinsten.
Ve sonra…
Bir sessizlik çöktü koca bir ovaya:
uçsuz bucaksız suskunluk...
Nalların yankısı kaldı kulaklarımda,
bir de toprakla karışan nefes...
Gökyüzünden üzerime boşalmış bir hüzün yağarken ağır ağır,
yere düşmüş bir atın yanı başında
son niyazımı seriyorum — secdade cinsinden...
Yüreğimden tane tane düşüyor bütün kelimeler,
dilimin ucuna bile gelmeden.
Vazgeçmiş yanımı kaldıramıyorum yerden...
Benimle beraber atlar da durdu.
Konuşmuyor, koşmuyorlar...
Gözlerinde biriken küskünlük,
susturacak kadar ağır.
Oysa...
Bir zamanlar rüzgârla yarışan bu atlar
ve onların ayak sesleri,
sırtına yükledikleri imkânsız sevgileri...
Hepsi de toprak olmuş değil de,
telef olmuş cinsten...
Şimdi çamura gömülü.
Şimdi şimdi anlıyorum:
Bazı yıkımlar,
gürültüsüz, vedasız olur...
Ve bazı kapılar kapatılırken,
arkaya dahi bakılmaksızın kapatılır...
Atlar, azizim... Atlar...
Ismahan Çeribaşı
5.0
100% (2)