1
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
101
Okunma
Rüzgâr başlar en eski şarkısına,
Yaprak hışırdar, dallar salınır,
Bozkırın derininde uğultu yükselir,
Göğün nefesi toprağa dokunur.
Dereler gülüşür taşlara çarpa çarpa,
Şelaleler çağlar, gümüş bir perde gibi,
Dalgalar kıyıya koşar yorulmadan,
Yağmur iner toprağın hasretine.
Bir damla düşer, sonra bir başka,
Çatılarda, yapraklarda usul bir ritim,
Gecenin sessizliğinde damlalar şarkı söyler,
Zamanı ölçer suyun nabzı.
Karanlık ormanda ateş yanar,
Odunlar çıtırdar, közler fısıldar,
Kıvılcımlar dans eder gökyüzüne,
Isı ve ses bir olur, hayatı kucaklar.
Kuşlar sabahı müjdeler ötüşleriyle,
Bülbül aşkını anlatır ince bir ezgiyle,
Baykuş geceyi gözleriyle dinler,
Serçeler cıvıldar, gün ışığını giyer.
Cırcır böcekleri yazı besteler,
Arılar vızıldar çiçeklerden çiçeğe,
Kurbağalar göletin kalbinde şarkı söyler,
Doğa bir orkestra, her canlı bir nota.
Uzak dağlarda kurtlar ulur,
Ay’la konuşur gece boyunca,
Köpekler havlar, tilkiler bağırır,
Ormanın karanlığı sesle aydınlanır.
Birden gök gürler, yıldırım düşer,
Bulutlar kavga eder göğün içinde,
Şimşeğin ışığı sesiyle birleşir,
Korku ve hayranlık aynı anda büyür.
Dağdan kopar kaya, yuvarlanır,
Buz çatlar, koca bir dağ inler,
Deniz kabuğunda uğultu saklıdır,
Dalganın hatırası kulağa fısıldar.
Doğa konuşur, biz dinleriz,
Her ses bir sır, her sır bir türkü,
Sessizlik bile bir melodi taşır,
Evrenin kalbi sesle atar.
5.0
100% (4)