2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
110
Okunma
Biliyorum…
Bir gün bu şehirde adımlarımızın izini bile bulamayacağım.
Sesin, rüzgârın uğultusuna karışacak,
Kokun, başka bir omzun üzerinde solacak.
Bana bakarken sakladığın o uzak bakışları
Hâlâ gözlerimin içinde taşıyorum.
Ve anladım…
Sevmek yetmiyor,
Bazen insan, sevdiğini bile terk edebiliyor.
Ağlama…
Ağlarsan, boğulur bu sessizlik.
Oysa biz, en çok sessizlikte tükendik.
Söylemediğin sözler,
Söylediklerinden daha çok yaktı beni.
Geceler artık başka kokuyor,
Yıldızlar bile başka yanıyor.
Sanki gökyüzü bile
Bizim adımıza yas tutuyor.
Git gidebildiğin kadar…
Çünkü ben, dönersen karşılamayacak kadar
Yorgunum artık.
Kalbimde hâlâ yerin var sanma,
Orası çoktan enkaza döndü.
Biliyor musun…
En çok da susarken anlattın bana gidişini.
Ne bir veda,
Ne de kalmamı isteyen bir bakış bıraktın geride.
Şimdi bu sokaklar
Adımlarımıza ihanet ediyor.
Her köşe başında bir hatıramız
Yavaş yavaş çürüyor.
Zaman, bizden yana akmıyor artık.
Günler birbirine benziyor,
Geceler, karanlığıyla üstüme yığılıyor.
Ve ben,
Adını anmadan seni düşünmeyi öğrendim.
Artık ne şarkılar bize dokunuyor,
Ne de rüzgâr aynı esiyor.
Her şey sustu,
Tıpkı senin sustuğun gibi…
Ve biliyorum…
Bu hikâyenin son satırını çoktan yazdık.
Geriye sadece,
Okunmayan bir mektubun ağırlığı kaldı elimde.
5.0
100% (3)