Dedem evden çıkınca nette caka satıyor,
Paçalı horoz gibi her çöplükte ötüyor.
Bilmiyorum ki niye? kime çanak tutuyor
Daracık haznesinden ficûrat deşer Nenem,
Uzun Dedem duymasın, vallahi boşar Nenem!

Sem amcanın icadı aklını çelmiş belli,
Sanal alemde gezer peştemâli sümbüllü.
Hadi biri lâf atsa, dese ki! çatal dilli
Eğreti bastonuyla dağ tepe aşar Nenem,
Uzun dedem duymasın vallahi boşar Nenem.

Sû-i zan’a kaptırmış fikrinin sıyrığını
Ecnebilerden almış, zikrinin buyruğunu.
Korkarım! ayırırlar sonunda uyluğunu
Acemi zangoç gibi çanlara koşar Nenem!
Uzun Dedem duymasın, vallahi boşar Nenem!

Seküler şurekaya ehh anladık meftunsun,
Üsturuplu konuş ki, gören ulema sansın.
Yok! istiyor ki Nenem her mevzudan yallansın,
Saçı uzun olsa da, zihni kıt "beşer" Nenem,
Uzun Dedem duymasın, vallahi boşar Nenem!

Osmanlı şamarını ensene döşer Nenem!

GÖNÜL DOSTLARIMDAN

Gece yarısı sızınca başlar portal gezmeye,
Sözde sohbet açar da, her kelâmı sezmeye,
Kimseler fark etmeden çıkıp gider gezmeye
Küçücük çarığıyla dağ tepe aşar Nenem
Uzun dedem duymasın vallahi boşar Nenem!.. MESUT TÜTÜNCÜLER.. Teşekkür ederim.

Ehl-i küfrün peşinden ebem gitti gideli,
Kıbleyi de şaşırdı, zangoçlardan fideli.
Aksağa özenmenin ağır olur bedeli
Topalı görür görmez, nedense coşar Nenem,
Uzun dedem duymasın vallahi boşar Nenem!.. NÂFİZ BASAN... Teşekkür ederim.