13
Yorum
27
Beğeni
5,0
Puan
294
Okunma

Renklerin doğası ve duası, resmedilen bir mozaik pasta evren, aşkı da hicveden sevdalı deryam ve dünüme sunduğum taziyelerimden edindiğim çelenk işte ihbar ediyorum içimdeki güneşi.
Huzuruna çıkmaksa Mevla’nın,
Hüznüme
Şerh düşen sözcüklerle karalı yazgım
Anmakla ar bilmekse haysiyeti
Öykündüğüm ne ki hem dün gibi.
İçimdeki minval göğü karışladığım bir kumaş gibi
Hüzünle bazense umutla dikilmiş benliğimden
Firar eden düşlere kenetli bir gerçeğim ben
Hiç gerçek olmadığı kadar hayallerin
Girift hecelerden sökün eden mevsim
Belki de içime kaçan seyyah
Taş koymuşlar ah, bu aşkın yoluna
Dönenmekse etrafımda
Hayli yorgun ve bedbaht olsam ne ala!
Hürmet ettiğim kadar evrende saklı binlerce rüya
Bozguna uğrayan zaman ve insan
İhlasla sever, yaşarken
Yazgıma ve yalnızlığıma da razı.
Razı olsun Rabbim benden
Bense müşkülpesent bir derya
Zerre bildiğim varlığımdan düşüp de yollara
Kucakladığım yer gök
Kurusıkı atan sözcüklerde saklı aşk ve rahmet.
Bir azapsa düşkün yokluğa
Var olmanın muadili elbet kuytularda yaşayan bir sevda
Oysaki s/onsuzluğun ayak izi
Aşka ve vefaya düşkün mizacın da gizi
Hulasası dertlerin
Şerrine lanet okuduğum iblisin.
Hurafeler taçlanan
Aşklar taşlanan
Yalan rüzgârında saklı bir gerçek oysaki zaman
Mevsimsiz bir g/öç kendimden kendime
Kaydığım kaydırak daha dün gibi ayağımın altında
Belki de ilhamın sadık neferi
Kalemle çizdiğim her çizgi.
Yaşaran ve yeşeren gözlerimde saklı hicreti
Rabbime sadık ve sevdalı
Bir kentin ayak sesi
Kâh İstanbul kâh İzmir
Aşkla döşediğim yollar nasıl ki çıkar
Güzel yurduma
Önce Allah sonra vatan aşkı saklı imanımda, kaderimde
Gölgesi bile yeter hem sevdiklerimin.
Mademki sevmek diye düştük yola
Başımız da düşmeden yana
Elbet kıldan ince başımız O muteber katta
Kat çıktığımız basamakları hidayetin
Birer nefer iken her bir imge
Şükürler olsun yoktan var eden Rabbime…
5.0
100% (14)