5
Yorum
32
Beğeni
0,0
Puan
221
Okunma
Bazen de sırtımızdaki çuvalı yere bırakmaktır şiir.
( şiir ABD için yazılmış ve orada yayınlanmıştır )
Şiir bir pazardaki tezgahtır,
paslı çivilerin üzerine örtülmüş eski paltolar gibi,
alkış için kendimizi pazarlarız içinde
Hiçbir şair korunmasız olanlar için yazmaz,
Çünkü onların evleri
geceleri, kıtaları yankılanmayan duvarlardır;
ne bir parıltıları,
ne de fısıldayan dizeleri olan bir perdeleri vardır.
Orlonu kaçmış delinmiş eski eldiven takarlar
Kederleri hiçbir şeye güç vermez,
parmakları eski bir odun gibi çatlak
sayfaları istedikleri gibi çeviremezler.
Ağlamazlar, gözyaşları havada buz gibi hapsolmuş,
hiçbir süpürgenin dokunmadığı, kırılmış
aynalar gibidirler
Kulakları,
onları gün doğumuyla sürgüne gönderen yerlerin kaçak müziğini arşivler.
karıştırıp içinden Sözcük çalarlar
acize hayatları için kullanışlı
Oluklardan alınan hecelerle beslenirler,
farelerin hayaletler için bırakılan ekmekle beslendiği gibi,
dille beslenirler.
Yine de içlerinde,
nefesinin nasıl başladığını asla hatırlamayan
akciğerler gibi asla çatlamayan uykunun şiir ciltleri vardır.
Rüzgarın onları yükselttiği
ölü ağaçların kaburgalarının altına yerleşirler,
isimlerini kaybetmiş ebeveynler gibidirler
Kemiklerini temiz ve aceleyle çaprazlarsın,
kolaydır toprağa gömülmeleri
mezarları sektiren bir Budist rahip gibidirler
Onlar alay etmezler,
ben alay ederim.
Ağızları,
alfabeler şekillenmeden önce ayrışan dilleri prova eder.
Ben onları öpemem,
dudaklarım kırağıdır.
Bir dokunuşla tozu ayıran onlardır ki,
gökyüzünün kırışıklıklarına yerleşirler .
Tıpkı çaresizliğin haritası, krokisi
Her bir şakağı çıkmaza çıkan yüzleri gibi
Yas tutmak için çok geç,
bırakalım aşk şiirlerimizde çürüsünler;
onlar onu soluyamazlar nasıl olsa.
Kararmıştır şimdi için
Bak hala okumaktaysan
sana gerçek bir hikaye anlatacağım
Belki biraz rahatlarsın
Bir zamanlar on sekiz yaşında bir kız vardı,
elbisesi bir pencereydi, dansı titreyen bir mumdu.
Yoruldu dans ederken gelin kız
Oturmak için bir sandalyeye uzandı,
Muzip bir velet sandalyesini çekti
bir çocuğun sırıtışı onu kopardı.
Yokluğa oturdu kaldı,
omurgası yalan söylemeyi unuttu.
Damat buharlaştı bu olaydan sonra,
anne babası ölümün ayak izlerini kovaladı
itaatkar ayaklarla çekip gittiler
Sokaklar bu eksik gelini sardı,
somut sempatik ince ama sürekli.
Dün öldü.
Çatısız o buz kaslı yabancılar,
havayı buharlaştıracak kadar uzun süre ağladılar.
Dillerinin altında gömülü olan düşündükleri kelimeleri hayal ettiler.
mahrem sandıklarından çıkardılar
birbirlerine ikram ettiler
Söyle bana,
tavanının sadece daha yavaş bir çöküş biçimi olmadığına yemin edebilir misin?
Bunu okuduğunda, sanki her kelime
buzun diğer tarafında dinleyen birilerini eritecektir
Oku onlara sessiz,
kar yağar,
paramparça olmuş
hayallerin yankıları alacakaranlıkta erisin.
özür dilerim
omuzunuza kurşun gibi bir çuval bıraktım.
şiir yazmışım aslında sadece ağlayacaktım
şiire ilham veren short video
www.youtube.com/shorts/YsiHZhCksBc