4
Yorum
25
Beğeni
0,0
Puan
332
Okunma
Kal-û belâ’da verdiğimiz sözün unutulması ve acziyete düşen nefisle vijdanın verdiği savaş ve muhasebe...
(15 temmuz gününde bu mücadeleyi kazanan Şehitlerimizin ve hatta tüm şehit ve gazilerimizin Bedirden, Çanakkale’ye, İstiklal harbinden günümüze... Hepsinin anısına, Nefsiyle savaşı kazananların hatrına Var ol Türkiye’m!)
Not: Osmanlıca ve farsça eğitimi için destek ve emeğini esirgemeyen Meryem Hoca’ma şükranlarımla...
Elfi cana düşer nazari kavlim
Beşeri hünkar ifrat eder hakkı
Verse malül pare nisab
En ağıra düşse meylim ki fırak
Bırak!
Olduğunca harap
Olduğunca bitap
Edemezsin bundan sonra viran
Çökse göğüm pür perişan!
An’da olur zeval-i mükrim
Hikaye edilir ceddimden
Halveti âlem
Ser veririm ki
Sırra mazhar kasvet-i kadri
Ağyarım zârımda adem
İç vasfı narında didem!
Ey can-ı yâre mühkem
Bilmem felekede kaydı
Nasıl yazdı levh-i kalem
Nail mi misvaka ruhi mahlem
Ezel mi ebed mi
Yer mi gök mü
Ben bilemem!
Ey bana beni emanet
Ahzarımda anlar birikir
Dolu dolu kıyamet!
Vakarım bildim anladım amma
Ey Hüda!
Naçarım gurbet narında
Kim duyar ki nidamı senden başka
Kimim var ki
Babut-i tövbe sensin
Gayrı var mı varsam miraca!