-Ne olur sıkı tutun ellerime-

Bileklerimi sıvadığım her şiir
Gözlerimin daldığı noktada
Üstüme yığılsa da ,

Kalemin ucuna ağır gelse de aşk
Pes etse de yorgun yüreğim

Sen sımsıkı tutun
-Ne olur düşme benden-

..


Siz ne ediyorsunuz böyle
Çok fazla sevmek bu şair !
Çok güzel sevmek !

Çok kadına ağır gelir
İnanması güç olur
Gerçekliği kurcalar kafasını
Çünkü rüya gibi
Düş gibi birşey..

Uyanmayin hiç bu güzel şeyden ☺️
Kutluyorum güzel kalbi ve kalemi🌿☕

Resim yeni çizildi galiba)
Öperim parmaklarını o küçük aslanın 🤗

Heyhat! Dinler mi sesi, duyar mı hıçkırığı?
O asuman inlerken aydan ışık saçıldı!
Bin parçaya bölünen simada cam kırığı,
Karanlık ufka doğru, o perde de açıldı,
Heyhat! Dinler mi sesi, duyar mı hıçkırığı!....( ah minel aşk şiirimden).... /Elif Keskin Karabulut/ ŞİİRLERİN ŞAİRİ.)

Çok seneler önce yazdığım bir şiirin ara mısraları ile sormak istedim.

Heyhat ! Dinler mi sesi, duyar mı hıçkiriğı?

Aşkın elinden acı çekmek... Ne de güzel tarif edilmiş mısra mısra...


"Uzat bulutların arasından elini
Çek maviliğine
Yorgun düşlerim kavuşsun elsizliğine!"

Bitsin bu acı dercesine...

Kaleminize tebriklerimi bırakıyorum kardeşim. Günümün şiiridir şimdilik. Biraz rahatsızım bugün tüm şiirleri okuyabilir miyim bilmiyorum.

Selam ve Saygılar...

Her bir dizede sevgilinin yokluğu ve yokluğun uyandırdığı boşluk
ve boşluğun içindeki duygusal savaş..

ve yine her bir dizede edebi bir üslubun varlığı ..
Virgüller ve noktalar arasında yaşanan bir çatışma, cümlelerin tamamlanamaması ve noktaların utanması gibi metaforlar, şiirin parlayan gözbebeği..

''59 da 1 kavuşmanın dramatiği” dikkat çeken bir ifade.

Oldukça düşük bir olasılık gibi görünüyor olsa da, iki farklı şeyin veya kişinin çok nadir bir şekilde bir araya geldiğini, birleştiğini ifade ediyor olabilir mi? diye düşündüm.

Ya da iki kişinin yollarının tesadüfen değil de kader tarafından bir araya getirildiği, bir tür kadersel bir buluşma olduğu anlamına gelebilir,
zorlu bir bekleyişin ardından nihayet istenenin elde edilmesi olarak da yorumlanabilir.

Bu bekleyiş sürecinde yaşanan duygusal iniş çıkışlar ve nihayetteki kavuşmanın verdiği mutluluk, bir dramatik anlatıya dönüşebilir.



Şiirin başlığına genel bir bakış;

"Mine'l aşk" ifadesi, genellikle klasik Türk edebiyatında kullanılan bir terimdir ve "aşkın kökeni" veya "aşkın aslı" anlamına gelir.
Bu terim, aşkın temelini, özünü veya başlangıcını ifade etmek için kullanılır. Arapça kökenli bir ifade olan "min" (مِن) kelimesi, "den" veya "kökünden" anlamına gelirken, "aşk" kelimesi de bu bağlamda aşkı temsil eder.
Yani "Mine'l Aşk" ifadesi, aşkın derin ve özsel doğasını, onun kökenini ve özünü işaret eder.

Özellikle divan şiirlerinde aşk, genellikle mistik ve tasavvufi bir boyutta ele alınır ve bu tür ifadelerle aşkın ruhsal ve manevi boyutları vurgulanır.
Bu bağlamda, "Mine'l Aşk" terimi, aşkın sadece yüzeysel değil, derin ve manevi bir gerçeklik olduğunu anlatan bir ifade olarak kullanılır.


''Üç harflik heceyle
Sığamazdın kitaplara
Virgüller yer arıyor noktalar utanıyordu
Kurulan cümleleri sonlandırmaya!''

Kitaplar genellikle bilgiyi ve deneyimleri temsil eder, ancak buradaki duygu ya da aşk o kadar büyük ve derin ki, kitapların sınırlı kelime dağarcığına sığamaz.

Aşk, zamanın ötesinde bir deneyim.
Başlangıcı ve sonu olmayan bir duygu.
Bu bağlamda aşkın varlığı, zamanın ötesinde bir gerçekliktir.

''Aşk, yıldızların geceye fısıldadığı bir sır gibidir
binlerce yıl sonra bile parlamaya devam eder.”

Onun derinliği, insan ruhunun en karanlık köşelerine kadar ulaşır.

Okyanusların derinlikleri gibi,
her dalışta yeni bir sırra vakıf olur insan ve asla dibi bulunmaz.

“Aşk, gökyüzünün genişliğidir; ne sınırlar çizer, ne de kenarları vardır.”


Eyvallah üstadım,
ne kadar yazsak da çizsek de
dibini bulmak zor bu şiirin.

Sevgiyle kalasın hep.
en güzeliyle selam olsun güzel ruhunuza..