0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
239
Okunma
Bir zamanlar gökte bayraktım ben,
Omuzlarımda vatan, içimde sükûn…
Her sabah nöbet, her gece dua,
Bir elimde silah, bir elimde gurur.
Botlarım çamur, kalbim dimdikti,
Yol yokuştu ama inanç hep yüksekti.
Dostluklar vardı, rütbeden kıymetli,
Bir selamla ısınıyordu kış geceleri.
Sevdiğim dedi, "Gel artık, yeter bu yol,"
Bir yanda yeminim, bir yanda aşk dolu kol.
İki ateş arasında yandım sessizce,
Bir hayat kurarım sandım, çıktım bile bile.
O günden beri boş bir duvar gibi içim,
Ne rütbe var artık, ne de eski biçim.
Kimse bilmez neyi bıraktığımı,
Sadece geceleri rüyamda yaşarım tamamlanmamış yanımı.
Belki orada olsaydım şimdi,
Bir evim olurdu yeniden, sıcacık bir gülüş gibi.
Ama hayat bazen iki yoldan birini ister,
Ve seçmediğin yol, özlemle içini deler.
Bugün yine özledim postalı, nöbeti,
Komutanı, koğuşu, gözümde tüter hepsi.
Askerliğim gitmedi benden Mehmet’tim ben yine,
Sadece suskun bir asker, terhisin içinde.