0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
144
Okunma

"Güneşin ak yüzüne bir duman çöktü
Bir türkü çığlıkla ateşe düştü
Kuytu bir köşede bir çiçek küstü
Döktü yaprağını boynunu büktü"
*
Türk’üz
Derdimizi, acımızı anlatmak için
Ağıtlar, türküler yakarız
Bazen neşemiz, sevincimiz olur türküler
Hangi türküyü dinleseniz bu Anadolu toprağında
Bizi anlatır
İşte bu türküler binlerce yıldır
Yaşananların özüdür
Değerini yitirmez, halkın dilinden düşmez söylenir
Acılar, dertler, yaşanmışlıklar o türkülerde dile gelir
Odun yakarsınız, kömür yakarsınız
Daha bilmem neler yakarsınız ısınmak, aydınlanmak için
Keyifli misiniz
Eş dost, arkadaş, akraba birleşir mangal yakarsınız
Doğum günlerinde mum; kararınca hava, ışığı yakarsınız
Yakın efendim
Türkü yakın
Aydınlanmak, ısınmak için ne gerekiyorsa yakın
Gençler, sevdalanın, abayı yakın
Yakılması gerekenleri yakın
Ey şerefsizler ormanı ve de insanı yakmayın
Yer yüzünde eşi bulunmaz güzel ülkemin ormanları yanıyor
Aklım almıyor benim
Yüz elli yerde orman yangını
Ağaçlar yanıyor, köyler yanıyor
Börtü böcekler, hayvanlar yanıyor
Nefesi tükeniyor sanki koskoca ülkenin
Canı sıkılan manyak
Piknik yapmayı bilmeyen salak
Ve vatan, doğa düşmanı çatlak, yakarken ormanları
Bizim de yüreğimiz yanıyor
Ben de oturmuş nelerden söz ediyorum
Arkadaş neleri yakmadılar ki bu ülkede
Göz göre göre
Salyalı, sümüklü yobazlar
İnsanları, aydınları, sanatçıları yaktılar Sivas’ta
İki temmuz bin dokuz yüz doksan üçte
Yine kara sakalları, kin dolu bakışları
Örümcek bağlamış beyinleri ile hep pusudalar
İnsan ölümlüdür
Korksanız da, çıkmasa da o son aklınızda
Gelir bulur sizi bir gün
O zaman
Güzel ve faydalı yaşamak gerekir her anı
Böyle demek güzel de
Bırakır mı akla, bilime, aydınlığa düşman
İnsanlığın yüz karaları
Unutmadı "insan" olanlar
Ellerinde kalemleri, sazları, dillerinde türküleri ile
Madımak’ta yakılanları
Bırakmadılar doğal ölümlerine
Yaşatmadılar güzellikleri o güzel insanlara
Yaktılar onları
Tarihin en iğrenç yobazları
Pir Sultan’ı anacaklardı
Türkülerini söyleyip deyişlerini okuyacaklardı
"Sivas ellerinde sazım çalınır" diyeceklerdi
Hızır Paşalar tükenir mi hiç
Yaşatmadılar Sivas’ta
İki temmuzda
Okuyan, yazan, çizen ve de türkü söyleyen
Barıştan yana, akıldan yana, bilimden yana
Onca güzel insanı
İnsan yakmanın olur mu hiç gerekçesi
Kendilerinden olmayanlar için
“Katli vaciptir!” bunların felsefesi
“Allah Allah!” diye saldırdı
O güzel, aydın insanlara bu Allahsızlar
"Yakın! Yakın!" diye köpük saçıyordu ağzından
Salya sümüklü yobazların en şerefsizi
“Madımak”
Baharda çıkar topraktan
Bir yoksul yemeğidir köylünün sofrasında
Toplardı köyümün kadınları, kızları
Tadıyla, tuzuyla farkı yoktu hiç ıspanaktan
Oysa şimdi “Madımak”
İçimde kanayan bir yaradır
Yüz yıllar geçse de
Bu ülkenin geçmişine sürülmüş
En iğrenç, en şerefsiz karadır
Ve şöyle der şair
Yakılanların ölümsüzlüğüne dair
“Boyun eğmem asla sana
Yaksan bile bedenimi
Ben doğarım küllerimden
Gücün varsa durdur beni! "
N. Kurt
5.0
100% (3)