8
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
369
Okunma

Önce
bir tebessüm gibi düştün yüzüme,
gül dalı gibi, ince, narin,
ve ben sandım ki
bahar artık hep sende kalacak.
Sözlerin
birer ninniydi uykusuz kalbime,
tenin
bir ayin gibi içimde dönerken
ben kendimi çoktan
bir dualık sevap bildim sana.
Sen
gül verdin,
ben elimle diktim o gülü kalbime
senin dikenin kanıma talipti,
bir başka kadına hediye ederken yalanlarını
ben susmanın en sert tonuyla
boğdum içimdeki kadını.
Sonra
küllendi her şey.
Önce gül, sonra kül.
Bir zamanlar
"canım" dediğin kadının
canına kast ettin yokluğunla.
Bir tek cümlede
bin parçaya böldün beni.
"Ben değişmedim,
sen çok oldun" dedin.
Oysa ben
senin için küçüldükçe
senin gölgen bile büyümüştü üzerimde.
Sen,
içimdeki ormanı yaktın
sonra küllere dönüp
"Niye bu kadar duman var?" dedin.
Ben
yangının sebebini sustum,
susmak da küllerin diliydi artık.
Ve şimdi,
aynı aynada yüzüme bakınca
o ilk gülümsemenin ardında gizlenen
yüzsüzlüğünü görüyorum.
Küllerimden doğmaktan başka
yol bırakmadın bana.
Aynaya her bakışımda
göğsümün sol kıyısında
bir kuşun kanadına sıkışmış bahar görürüm.
Senin terk edişinle kırılan o kuş,
şimdi
kendi kanıyla
yeni bir gökyüzü çiziyor içime.
Bir kadın,
içinde bir orman taşıyorsa,
bir adamın baltasıyla devrilince
yine de toprağını bırakmaz.
Ben
yıkıldığım yere çiçek ektim.
Salkım salkım mor yaseminlerle
acımı süsledim.
Gidişin,
bir sismik dalga gibi geçti içimden.
Her yıkım
yerini bir dağa bırakır.
Benim dağım da
suskunlukla büyüdü,
zirvesine martılar kondu
ve ben artık
o yükseklikten seni göremeyecek kadar
kendime yaklaştım.
Artık,
aşkı bir adamın cebinde değil,
bir kadının alnındaki çizgide arıyorum.
Yüzümdeki her kırışıklık
bir doğum lekesi şimdi.
Bir "yeniden ben"
kendi küllerine gülümseyerek doğdu.
Ve sen,
bana bıraktığın yangınla değil,
benim o yangından ördüğüm
kırmızı atkıyla hatırlanacaksın.
___Bir kadın bazen sessizliğinde boğulur,
ama bir kere sustu mu,
ardından doğacak fırtınayı
hiçbir erkek taşıyamaz.___
Peri Feride ÖZBİLGE
18.06.2025