Zaman acıyı sarsa da Yıllar sancısını kalbimde zonklatmakta... Kum tanesi kadar hiçliğimden sesleniyorum Çöllerin kızıllığında az huzurla ölmek için Bir kaktüs gölgesinde bekliyorum!
Ardımda bırakamadım kara/basan/lı geceleri Saati sana kurmuştum da bozulacak an’a denk geldi Tutukluk çeken güncemi bağışla Zifir geçti günlerim geç kalmışlıkların azabıyla!
Viskozitesi donuk zamanın gölgesinde saklandım Ömrün hangi noktasındaydım anlayamadım Ben aslında yalnızlığımla en kalabalıktım Zihnimde koşturan deli taylar olmasa Ayaklanacaktım! Belki güç bulup sancağı göğsünle taşıyacaktım!
Yorgunum şimdi! Isırgan örülü dudaklarım zül! Binlerce kelimeleri ısırıksız yutmaktayım Yenik yanlarım o kadar çok ki Topal bir karıncanın kaldıracından dahi Medet ummaktayım!
Hatırla! Makaronda yanan tütün kadar tiryakin kimdi? Ben modern zamanın tik-taklarında eridim Kum zamanlı yıllarda yaşasaydım Seni kaybetmeyecektim…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ardımda bırakabilseydim karabasanli geceleri Saati sana kuracak gücüm olmazdı ki bozuk olsa da Çünkü bilirim ki o gecelerden benim tek kurtuluşum sensin... Zaman geç değildi aslında... Gücümüzün tükenmişlik sendromu geç kalınmış bir azabın tadına varıyordu belki de... Yorgunum demeye korkar oldum Etrafımda kan kokusu almış köpekbalığı bakışları oldukça... Sen Kangal otunu hatırlıyor musun? Tarlalarda dağlarda yenilen dikenli zahmetli bir ot... Belki de başka bir adı vardır başka lügatlarda Biz kangal derdik.... Hani paslı çakımız yırtık kot pantolonun arka cebinde Çamurdan rengi değişmiş oysa kot demek mavi demekti... Yırtık yere kadar paçalarını sıyırdığımız ve Güneşin en kızgın olduğu saatte Tarlanın en ücra yerlerinde boy gösteren O muazzam dikenlerine inat Köklerinde ekşimtrak bir tadı olan kangal .. Paslı bıçaklarımızla kökünden çıkardığımız Dikenlerini özveri ile ayıklayıp Yarısı ellerimize batıp da kana bürünen yapraklarından olsa gerek Kökündeki o muhteşem tad... Belkide hepsi yalan... Tadının güzel olduğu falan yok Onca zahmetin sonucu güzel bir tada ulaşma arzusu Belkide kanımızla birleşen bir emekti tadı güzel olan... Zihnimde dolaşan deli taylara inat En ihtiyar atımı getirin Birlikte yürüyeceğiz dikenli kangallar arasında... Topal bir karincaya şapka çıkartıyorum Artık umutsuz vakayım bilimin söylediği... Hatırla! Tütünü sararken parmaklarıma attığın bakış Var mı eşi benzeri dünyada.... Modern zamanın canı cehenneme Ben seni zamanı durdurarak sevdim Biliyorsun demi.... Kalemine sağlık beynimin en sakin yerinde fırtınalar estiren şair ❤️✌️
Kaybettiğimiz ve ne çok gereksiz biriktirdiklerimiz var... Kin gibi, gurur gibi, varlı vakitsiz küsmeler gibi. Hiç biri ama hiçbiri anı kaybetmemize değmez... Ne güzel dedin öyle... Marifet idrak etmekten geçiyor işte... Kesinlikle katılıyorum sana değerli şair 🦋 Yaramı deşmek mi :) daha önce hiç bu kadar güzel deşilmemişti yaralarım:) Dokunuyor ruhundan dökülenler yaramın bam teline... Ve bir yaraya ancak bu kadar güzel dokunulabilirdi ... Teşekkür ederim varlığın daim olsun 🦋🦋
Çok doluymuşsun yaranı deşmek istemezdim. Evet kangal otunu yemek emek ister onun için çaba ister zira her emeğin bir karşılığı vardır. Sevgi de emek ister ve karşılık bekler en azından bilinmek ister. Ne çare ki zaman hep bana zamanı az tökezlersen düşersin az bocalasan boğulursun o aşk denizinde... Vefanın öldüğü bu günlerde saatin tik-takları dakik tolerans tanımıyor... Oysa zaman akarken geriye baktığımızda tek salisesi dönmeyecek; an bu an! Bu anda olmak gerek ne öncesi ne sonrası. Kaybettiğimiz ve ne çok gereksiz biriktirdiklerimiz var... Kin gibi, gurur gibi, varlı vakitsiz küsmeler gibi. Hiç biri ama hiçbiri anı kaybetmemize değmez...
Kaybettiğimiz ve ne çok gereksiz biriktirdiklerimiz var... Kin gibi, gurur gibi, varlı vakitsiz küsmeler gibi. Hiç biri ama hiçbiri anı kaybetmemize değmez... Ne güzel dedin öyle... Marifet idrak etmekten geçiyor işte... Kesinlikle katılıyorum sana değerli şair 🦋 Yaramı deşmek mi :) daha önce hiç bu kadar güzel deşilmemişti yaralarım:) Dokunuyor ruhundan dökülenler yaramın bam teline... Ve bir yaraya ancak bu kadar güzel dokunulabilirdi ... Teşekkür ederim varlığın daim olsun 🦋🦋
Çok doluymuşsun yaranı deşmek istemezdim. Evet kangal otunu yemek emek ister onun için çaba ister zira her emeğin bir karşılığı vardır. Sevgi de emek ister ve karşılık bekler en azından bilinmek ister. Ne çare ki zaman hep bana zamanı az tökezlersen düşersin az bocalasan boğulursun o aşk denizinde... Vefanın öldüğü bu günlerde saatin tik-takları dakik tolerans tanımıyor... Oysa zaman akarken geriye baktığımızda tek salisesi dönmeyecek; an bu an! Bu anda olmak gerek ne öncesi ne sonrası. Kaybettiğimiz ve ne çok gereksiz biriktirdiklerimiz var... Kin gibi, gurur gibi, varlı vakitsiz küsmeler gibi. Hiç biri ama hiçbiri anı kaybetmemize değmez...
Müziği ve sözleri ile o sazın teline vurduğu gibi yüreğin bam teline vurdu, şiir. Geçmi kalmıştı insan sevdiğine, yoksa alın yazısımı engel olmuştu, ayrılıkmı yazılmıştı deftere, kaybetmeyi kabul edememenin mi çığlığıydı zifiri geceler.
Her kaybedişte ve kırılmada yalnızlığa saklandı yürek, zaman geçse de geçmeyen acı yordu seveni.
İnsan keşkelere tutunur bazen, bazen de belkilere, tesellidir yürek için, derin bir sızı bıraktı yüreğe şiirin tebrik ederim ,sevgi ile kal sevgili Aren.
elif.kurt tarafından 17.6.2025 23:43:42 zamanında düzenlenmiştir.
Kim bilir! Döş kurulu gecede duygular dualanır… Hayırlısını bilene sığınmaktan başka çare de yoktur. Her kapı menteşesinin ağır ağıtına bakarsın ‘’gelen o mu diye’’ bilsen de nafile beklersin giden dönecek vefada değilse. Sevmek neydi; sahi neydi sevmek? Vefa mıydı; almak mıydı, vermek miydi? Belki görmek, belki görünmek ama görmeden sevmek değil midir ki Hakkı? O halde görünme çabasına ne hacet! Sevmeye meyyalse gönül fizanda da olsan görecekti. Belki de Elif Can olduğu gibi bırakmak en doğrusu… Olmak isteyen senin olur, olmak istemeyen ömür versen elin olur…
Kim bilir! Döş kurulu gecede duygular dualanır… Hayırlısını bilene sığınmaktan başka çare de yoktur. Her kapı menteşesinin ağır ağıtına bakarsın ‘’gelen o mu diye’’ bilsen de nafile beklersin giden dönecek vefada değilse. Sevmek neydi; sahi neydi sevmek? Vefa mıydı; almak mıydı, vermek miydi? Belki görmek, belki görünmek ama görmeden sevmek değil midir ki Hakkı? O halde görünme çabasına ne hacet! Sevmeye meyyalse gönül fizanda da olsan görecekti. Belki de Elif Can olduğu gibi bırakmak en doğrusu… Olmak isteyen senin olur, olmak istemeyen ömür versen elin olur…
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.