14
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
357
Okunma
Her şey bir birikimdir aslında,
ceplere doldurulan deniz kabukları,
akılda kalan yarım bir melodi,
unutulmuş bir yüzün hayali çizgileri.
İnsan, taşıdığı bu ağırlıkla yürür
ömür denen patikada.
İçimizde bir coğrafya büyür zamanla,
kimsenin bilmediği.
Sarp dağları vardır hüzünlerin,
ferah ovaları vardır çocukluk sevinçlerinin.
Ve her anının döküldüğü o nehir,
sessizce denize akar.
Bazen bir ses,
o coğrafyanın en ücra köşesinde
bir zeytin ağacı filizlendirir.
Bazen bir bakış,
sisli bir vadiye vuran
güneş olur.
Deniz gibidir ruh;
yüzeyinde anlık parıltılar, gelip geçen kaygılar.
Ama derinlerde,
zamanın dokunmadığı mercan resifleri,
sözün ulaşamadığı bir bilgelik uyur.
Asıl fırtına, dipteki o sükuneti korumak içindir.
Zaman, yontar insanı.
Tıpkı bir dalganın çakıl taşını
bin yılda yuvarlaması gibi.
Keskin köşeler gider,
eski kırıklar belirsizleşir,
geriye ağır ve tok bir öz kalır avuçlarda.
Ve gün batarken köyümün üstüne,
anlarsın ki en büyük zenginlik,
dışarıda aradıkların değil,
içinde biriktirdiğin o sessiz, engin denizdir...
Merdümgiriz
5.0
100% (26)