0
Yorum
13
Beğeni
4,8
Puan
155
Okunma
gökyüzü sol ayağıma sarkıyor bu gece
üzerime eğilmiş yıldızlar hepsi senin adını fısıldıyor
Azra…
kanat gibi hafif, bıçak gibi keskin
bir rüyanın içinde seni gördüm
dalgınlığın pervazında uçuşuyordun
saçların eski bir eylül gibi dökülüyordu omzuma
ve ben her telini tek tek unutarak ezberliyordum seni
suskunluğun bile yankıydı bana
bir taşın düşüşü gibi
zamansız, nedensiz,
ama hep kalbimin ortasına
Azra,
bir isim bu kadar kimsesiz olur mu?
çünkü sen gidince harflerin bile soğudu
a’sı avuçlarımdan kaydı,
z’si zamansızlığa battı,
r’si rüya oldu,
ve ben...
ben son harfi sustum
her gece karşımda oturuyorsun gibi
gölgen bile şiirimsi
ama yine de yazıyorum sana
çünkü kelimelerden başka
hiçbir şeyim kalmadı
Azra,
ben seni beklerken değil,
beklemenin kendisi oldum
bir durağın, bir akşamın, bir yağmurun içinde
senin gölgenle yürürken
kendimi kaybettim belki
ama senin adını taşıyan bir umudu
hiç bırakmadım avuçlarımdan
bir gün,
zaman inadından vazgeçer de
gökyüzüyle göz göze geliriz
belki bir bankta yan yana,
belki de bir cümlede karşılıklı
ama bil ki,
gelirsen,
susarak da anlaşırız azra
çünkü bekleyen hep biraz sen olur
ve şimdi
avcumda kalan son kelimeyle dua ediyorum:
kavuşalım bir gün diye
bir ilkbahar sokağında
gözlerin yine dünya gibi olsun
ve ellerin
ellerime unuttuğu sıcaklığı hatırlatsın
Azra,
bu şiir kavuşmaya çıksın yola
sen de, biraz gülerek, biraz susarak
gel...
Gel ki boynu bükük kalmasın şiirlerin
5.0
80% (4)
4.0
20% (1)