0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
150
Okunma
Küf tutmuş kaç buz parçacığı
Buharlaşırken zül tutar bedenimi
Sılada kaybolan bir asır kilimler
Hoş tutar sevinçten ürkekçe
Kırılan bir pamuk gibi
Kaç kefene bulanırsa
Kaç maviyi beyaza çalar bilinmez
Vaveylâdır sonsuzluğun gıptası şuuruma
Aya cevazdır güneşten
Genzi yanık bir saate burkulan
Sırlara kadem basar rütbeler belki de
Yaralardan bir haritayı bölüşmekten yana
Uçurtmalar kendini alınmasın diye
Bulutlar sapsarı bir utangaçlıktayken
Sevda yüklü busedir
Narlı ayaklarımdan belirsiz
Ve şuuru yıkanık
Nazenin bir tablo kalabalığında
Mizana cetvel tutmuşken
Yelkovan kovalar akrepler ışıklarda
Salise üstünde yağmurlar
Gelir birgün
Kapılar açık
En rutubetli havada bile
Ter dökerken kasırgalardan tuvaller görünür
Ve dökülmesin diye hiçbir kan
Vurulur semalardan v/oltalar
Yol bilir sandıklar
Bilmem bir hıçkırık yanılması
Suskun bir bilinç küflenmişi
Yaş bırakmışken derin seccadeler üstünde
bürüyen bir feri son eden gözlerle
Akla dermanken
şiyarı kadim bir prangadır öldüren ölümü....
rüzgarın eteklerinde
Karanlıkları sallarken cumartesi şiirlerinde
S/aklı ve bükük şarkılarda yok olurken bir ışık bestelenişi
Barışı yaşarken mavi bir gökyüzüne güvercin taklalarını izleyip de...
Uçurtmalar niyetine...
Gezgin imgeler...
5.0
100% (1)