3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
224
Okunma
bir gülüş bıraktın dudağımın kenarına
gölgem bile benden çok sevdi
adını ezberledi rüzgâr
nereye dönsem bir iz… bir ses… sen
geceler uzun
ama seninle ışık yüklü
karanlık bile inceliyor hayalinle
yalnızlık, adını anınca
kendi göğsüne gömülüp susuyor
gözlerin...
bekleyen bir istasyon gibi
her tren senden geçiyor
ve ben hep o son vagondayım
dönüp geleceğini bildiğim
içimde papatya tarlaları açıyor
sen “merhaba” dediğinde
bir şiir gibi çoğalıyorum içimde
seninle başlayan, seninle bitmeyen
bir nehir gibi taşarak
adını kuruyan her duaya taşıyorum
bir sokak lambası altında duruyorum bazen
zamanı bırakıyorum akmaya
akrebi sen, yelkovanı ben olayım
bir dakikaya kaç ömür sığar,
ben seninle öğrendim bunu
ellerini düşlüyorum her gece
ellerin…
kırışmış bir dua defterinde
en güzel cümle gibi duruyor
tutulsun diye değil,
inanılsın diye yaratılmış gibi
bir gün, bütün yollar sana varacak
bir çiçek büyüteceğim sol yanımda
sadece sen suladığında açacak
göğsümde bir umut
her gün seninle uyanmak isteyen
kavuşmak…
belki bir sabah uyanışında
gözlerimi araladığımda
gökyüzünden değil
senin gözlerinden doğacak güneş
ve o an
hiç susmamış bir şarkı başlayacak içimizde
çünkü biliyorum
yarınlarda sen varsın
ve ben, her yarını
bugünden sevmeye başladım sen diye
Göğsümde bir kuş var kanadı sensin
Adı olmasa da ön adı sensin
5.0
100% (5)