1
Yorum
7
Beğeni
4,8
Puan
197
Okunma

Zaman kum gibi akıyor ömrümüzden
Sarhoş bir kadının umursamazlığıyla dönüyor dünya
Bu pas tutan geceler kin dolu bir cellat gibi
Kılıcının ucundan süzülen kan gibidir rüya
Yorgun bir hayalin dizlerinde sızlanır umut
Sessizlik yankılanır dört duvar arasında
Bir çığlık doğurur karanlığın rahminden
Ve sabah, küskün bir cenin gibi düşer avuçlarımıza
Kirli bir zamandır yaşadığımız
Sevda bile kaçak, umutlar yasaklı
Gülüşler cılız bir ışık gibi titrek
Kapanmaz artık bu kalbin eski yarası
Gözlerimde paslı bir akşamın yorgunluğu
İçimde yitik bir çocuğun ağlayışı
Ne geçmiş sarar ne gelecek sarhoşluğumu
Ömrüm, savrulan bir yaprak gibi nedir bu can alınışı
Suskun geceler içimde bir yankı bırakır
Her sessizlik biraz daha eksiltir beni
Anılar, paslı bir çividir zamanın duvarında
Sökemezsin, kanatır her denemeni
Bir gün biter elbet bu kırık dökük oyun
Ama hangi perde kapanır gözlerinle bilmem
Belki de ömrüm, adını sayıklayan bir dua olur
Belki de son nefeste senden kalan bir hecem
Ve ben, yitip giden her şeyin ardından
Bir suskunluk heykeli gibi kalırım
Ne bir sitem, ne de umut var dudaklarımda
Sadece sen, sadece gece…
ve bir şiirin yarımı öylece
Sedat Kesim
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)