4
Yorum
18
Beğeni
0,0
Puan
284
Okunma

...........
Ben seni
sadece gözlerimle sevmedim…
Suskun kaldığım her anda
dilimde adınla kanadım.
Ben seni
Dilimde sakladığım dualarla,
alnımda sabırla taşıdım.
Ne çok kar yağdı dağlarıma
ama senin adını unutmadı
hiçbir tanesi…
Ben seni
unutmak isteyip de
unutamayışlarımda sevdim.
Kalbime saplanan her eksilişte
bir adım daha yaklaştım sana…
Ve her "gittim" dediğimde
senin içimdeki köklerinden
bir yaprak daha düşürdüm geceye…
Ben seni
düşerken sevdim…
Toprakla buluşan
bir yaprağın vedasında,
rüzgârın sırtına sarılıp
giden sesinde sevdim.
Ben seni
kendi içimde susturarak,
dünyaya çığlık çığlığa anlatırken sevdim.
Bir yanım kurbanlık gibi beklerken seni,
bir yanım dua gibi
ezberledi yüzünü.
Sen bilmezsin…
Ben en çok
sana kavuşamadığım günlerde
yanmayı öğrendim.
Ve her gece
yokluğunun alnına
bir öpücük bırakıp
sana razı oldum…
Ben seni
sessizlikte duydum.
Kimseler bilmezken,
adını sadece kalbim söylerken,
susmaların arasında
şarkı gibi çaldın içimde.
Giyinmedim sana,
çıplak kaldım.
Ruhumun bütün kıvrımlarında
yalnız seni taşıdım.
Ne giysi örttü seni,
ne kelime sakladı.
Sen yokken bile,
bir bardak suyun kenarında
seni bekleyen susuzluk oldum.
Ve yandım.
Yandıkça
sana benzedi
küle dönen her yanım.
Ben senin
küllerinde yeşerdim.
Bir yangının
nasıl çiçek açtığını
anlatsam kim inanır?
Ama biz
inandık.
Bir suskunlukla başlayan
bu sevda
kendi dilini yarattı.
Hiçbir dile çevrilmeyen bir dil bu.
Sessizlikten örülmüş,
ateşten yazılmış,
ve yalnız
bize ait.
Tenimde senin izlerin var
dokunmadın bile.
Ruhumda senin izlerin var
adını hiç anmadım yüksek sesle.
Biz
duyulmadan yaşadık.
Öyle derin,
Öyle sonsuz…
Peri Feride ÖZBİLGE
27.04.2025