1
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
319
Okunma
Bir yağmurun ıslığında ıslanmak gibiydi seni sevmek.
Cok sevmişliğimiz vardı suyu
Ve dahi ateşi.
Canımı sunduğum nice haziranlar gömdüm saçlarının k’arasına.
Dili tutulmuş mevsimlerin isyanından kime ne
Kirpik uçlarına çizdiğim ummanları
Topladığım yıldızları azat ettim bakıra çalan tenine.
Şimdi susuzum.
And olsun kutsal kılınan incir ağacına
Ellerimde soğuttuğum güneşler acı vermiyor artık.
Adının hâl’sizliğine ve yıkılmış bentlerine nehirlerin.
Bizi ölüm mü tutuyor yoksa sevdiğim
Bölünmüş anıların yalnızlığında ölüm.
Her sabah kapısının önüne varsam diyorum.
Sonra vazgeçiyorum beni sana getirecek otobüslerden.
Yaşımın yirmi olduğunu düşlemek gibi güzel vuslatı düşlemek.
Eşkalini versem tüm kentlere ,öpse suretin elektrik direklerini
Sabahtan akşama dek sürsem adını harap aydınlıklara
Bir deprem olsa da yıksa tüm faylarımı.
...
Oysa sevdiğim,
Harran Ovası ’nın uykusuna salkım saçak yağmur boşaltan
Mavi bir gökyüzü var üstümüzde.
İçimizde park çitlerine düşen yorgun gölgeler
Ve açmaya nazır çiy damlaları uzak dağlarımızda.
Bir yağmurun soluğunda yaşamak gibiydi seni sevmek.
Cok sevmişliğim vardı
Yaşamayı ve seni.
5.0
100% (5)