Çok sözcük gördüm
Şark’tan Garp’a uzanan
Ve kaçan çok zaman.

Kanı çekilirdi yüreğimin buhranlı istasyonlardan geçerken
Vakitsiz gelirdi tüm ayrılıklar bana da.
Eyvah’ından zulüm akan zavallı yalnızlıklar
Ve mağrur olan suskunluklar.

Karpuzdan gemiler ve sudan bahaneler dükkanı
İşte iki sokak ötesinde çoğumuzun
Yıkanan bütün hatalar yontuluyor bir marangozun elinde.
Kendinden bir san’at çıkarıyor insan
Koşmak için dört nala.

Çok geceler gördüm.
Kadir’den Berat’a uzanan.
Ve kabulü umut edilen dualar.

Dili tutulurdu, uykulu sona ererdi inancın elleri.
Birtakım dileklerin fısıltısında gizlenirdi utançlar
Geçerdi sütçüler ve çöpçüler o saatlerde.
Sabah çok da uzak değildi.

Açılıp örtülen sokak kapıları
Engelli biri duruyor ruhumun atardamarında
Pıhtı atacak özlemim az daha.
Öleceğim susarsan hâlâ.