14
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
496
Okunma
Bu şiir, sadece kelimelerle değil, ruhun derinliklerinden gelen bir fısıltıyla yazılmış adeta. “Güneşi kapatmışlar, solgun rengi güllerin…” diye başlayan dizeler, okuyucuyu hayal ve hakikat arasında ince bir çizgide yürütüyor.
Bu şiir, yalnızca bir ağıt değil; aynı zamanda bir içsel direnişin, yitip giden masumiyetin ve küller altında kalmış bir umudun izini süren güçlü bir duyumsayış. Her mısrada, hem dünyevi acıların hem de metafizik bir sorgunun yankısı var.
Ruhlar âleminin kapısını aralayan bu dizeler, okuyucunun içine sessizce sızıyor; içimizdeki yanan korlara bir damla gözyaşı gibi düşüyor. Bebek kokusuyla küllerin, gül ile kanın, hakikat ile hayalin iç içe geçtiği bu şiir, okundukça derinleşen, dinlendikçe büyüyen bir ses gibi…
(Gazze İçin Bir Ağıt ve Dua)
Sessiz akar gözyaşım,
Zamanda donar yavaşım.
Bir iz kalır her akşam,
Hakikatin yandığı an.
Minareler suskun şimdi,
Melekler taşır ahımı.
Gazze düşer alnıma hep,
Secdemde bir nur ararım.
Bomba sesiyle bölünür
Bir çocuğun uykusu.
Duvarlara yazılmıştır
Adaletin suskusu.
Utançtır yeryüzünün
En karanlık duası.
Haykırışlar semada
Dönüşür bir niyaza.
Zulüm ilmek ilmek örer
Bu çağın kefenini,
Ama bizde yankılanır
Direnişin ezgisi.
Öfkemiz toprak gibi —
Kutsaldır, bereketli.
Bağımsızlık bir çiçek,
Gökten düşen dua gibi.
Gözyaşım artık su değil,
Bir milletin yazgısı.
Ve kalbimde yankılanır
Adaletin sancısı.
…Ve Yakarış:
Ey Kudret sahibi Allahım,
Zulme karşı set ol kalbimize.
Masumun gözyaşını rahmete çevir,
Bombaları sustur, duaları çoğalt.
Gazze’nin toprağında
Adaleti bir çiçek gibi büyüt,
Ve bize,
Hakkı haykıracak
Susmayan bir
vicdan ver… Âmin.
5.0
100% (15)