8
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
248
Okunma

İstemeyen var mı gönle göre aksın
Durmaksızın versin neşesini zaman
Çözümsüzlük olmasın çözüm, kasıntı
Bize versin de yorgunluğu, uykusuzluğu
Hatta tüketsin içte ne kaldıysa habislikten
Rengi katsın yüzlere, yankı versin dillerle
İşte o vakit gerçekten varsın, hayattasın.
Oysa böyle olmuyor nedense çoğu işler
Sıktıkça sıkarız dişi, büzüşür de yürekler
Keşkeler bizden ötekilerinedir ve beklenti
Benden kaçabilenlerle kurulsaydı şu dünya
Yaşlısı, genci, yoksulu,… cümlesi gülerdiler.
Bir makamdan bakmak yahut güç odağında
Samimiyetler can bulsa hep yukarıda
Yetinmek olurdu mihenk dar kafalara
Nasıl zemin bulacaktı; kaos, kavga, kargaşa?
Bize düşen çok şey de var esenlik için
Bir bananeci anlayışla yaşanılır, acaba niçin
Bugün bana yarın sana uğrar türlü şer
Döndükçe sırtı gerçeğe, karanlıklar mukadder.
Daha küçüklerken nesile vermeli ayar
Dişlisi kırılmışsa saatler ayar mı tutar?
Gören göze gerek biat, bir de nedir terslemek
Çirkinliğe övgülerle yaklaşanlara kızgınız
Samimiyet noksanı duruşlara da kırgınız.
Yüzlerce yıldan bu yana Hasandık, Hüseyindik
Türlüsünden Kerbela`da nice şehitleri verdik
Doğsun diye güneş, bekledik şafakları biteviye
Dönmedik yolumuzdan; buradayız, amadeyiz, hazırız
Menfaatleri için nefse sarılan riyakârlara kırgınız.
Düzelir umudunu yitirmedik, saklıyoruz yarına
Kendiyle hesaplaşanlarla bu sorun kalkar rafa
Rıza gütmek gerek esas, hayatın has tercihi,
Başkalarını dikkate alan bizdendir, adam gibi
Diyelim son sözümüzü, bağdan üzüm yiyelim
Gerçeklere dönülürse sırt, daha biz ne diyelim?
Oğuzhan KÜLTE
5.0
100% (9)