0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
226
Okunma

"Boynundan omzuna dökülen sırça kızıl saçların,
Bir devrin başkaldırışıdır Müjgan..."
Ya işte öyle Müjgan.
Sen öyle çarpık kentleşen şehirler gibi konuşurken, bir gecekonduda yetimler ağlıyor.
Dudaklarımda devrik bir vagon,
Senin ıslak fikirlerini dinlerken bir bardak kaynar çayla,
Ay ağılı çöküyor omzuma, haddinden fazla...
Karşılıklı bir hüzün masasında içmek seni,
Yudum yudum dağlar ciğerimi.
Senin gri renkli dudaklarından öpmek,
Bakışların yekpare,
İsyan savaşı kirpiklerinin her bir oku,
Acıdır, acıtır Müjgan.
Şeffaf penceremizin önüne bir çift serçe konmuştu.
Sen kıyamet gibi gülüşünle selamlamıştın onları.
Serçeler öpüşürken ayaz Ankara gündüzünde,
Biz onları izlerken müthiş keyif almıştık hatırlarsan.
Ve yine hatırlarsan,
Ben seni, bir kuşun taranmış yalnızlığıyla sevdim.
Günlerden çarşambaydı.
Sen bir kriz gibi yaklaşırken yanıma İstinye’de,
Gelişine dört şiir yazdım Müjgan.
Üzerinde vücut hatlarını saran siyah kazak,
Ayakkabıların puslu...
Saçlarının kızıllığını kıskanıyor güneş.
Mevsim normallerinin bilmem neresindesin sen,
Hangi dilde sevsem yetmedi,
Seni şiir diye ağladım,
Halk ağladı, dağlar dağlara yakındı,
Sende yaprak kıpırdamadı.
Belki hiç dizlerimin üzerine düşmedim,
Belki hiç sana romantik sözcükler yuvarlamadım,
Belki hiç...
Hiç Müjgan!
Sigaramın zifiri,
Yatağımın demiri,
Gençliğimin katili Müjgan!
Seni elli dört defa Belgrad’ta öpmüştüm.
Buğulu yüzünün ince ve kırılmış hatları belirgin,
Makberinden sesler yükseliyor gece saat üç!
Kalbinde dövdüğün ben inletiyor yerin göğünü.
Gözlerinin avlusunda hazırlanmış pak cevizden dar ağacı,
Sallanıyorum Bursa vapurunda...
İnsanı masumiyet harcar.
İnanmışlığın ve gibilerin arasında belime ip bağlamış gelgitlerim var.
Aşağısı hüzün çukuru.
Düşsem pespaye.
Kan dökülüyor usul usul göz kapaklarıma.
Alın yazısı kazıyarak geçer mi Müjgan?
Seni sevmek, bir şarkıyı koklamak gibi,
Var oluşun cennet, yokluğun cehennemin dibi.
Kırk yalanı, kırk defa susan Müjgan!
Hani Balat’ta bir meyhanede piizlenirken,
"Seni bir defa sevmek,
İkinin canına kasttır.
Seni bir defa öpmek,
Kainatın göbeğine oturmaktır." demiştin.
Demiştin, inanmıştım, inandırmıştın.
Zaten sen hep bir şeyler demiştin,
Ben de yemiştim.
Kehanetim yoktur benim şafak yokuşlarında.
Bir sana gitmez demiştim,
Kördüğüm bir boğaz turunda yok olmuştun.
Var olma Müjgan!
Hep öpülesi elmacık kemiklerini,
Dudakların değil, gözyaşlarının ıslaklığı sarsın.
Beni bir parça yalana sığdırdın,
Sen toprağa bile yakışmayasın!
Yine de güzeldi her şey.
Seninle geçen zamanı hiçbir kalıba koyamadım.
Çok vakit bilirim seni, senden bihaber sevdim.
İnan bana Müjgan,
İnan bana bir gece,
Bir gece ansızın kin susacağım yüzüne.
Bir gece ansızın kapına yol olacağım,
Ve gelirken,
En sevdiğin açelyalardan alacağım...
5.0
100% (3)