11
Yorum
33
Beğeni
5,0
Puan
717
Okunma

Bağdat’ ta bir hükümdar, büyük Harun-ür Reşit
Hak yolundan hiç çıkmaz, her dem herkese eşit.
Adli ilahi onun vazgeçilmez düsturu
Hazinesi dopdolu, sanılmasın kupkuru.
Hak yolunun eridir, ermişe değer verir,
Behlül Dana hazretin kıssalarıyla erir...
Çağırır otağına, hasbıhâl etmek için…
Vezirleri yol verir; ’Üstadım buyrun geçin.’
Hünkâr karşılar piri, oturtur başköşeye!
Hazret bakar da sorar, masadaki şişeye;
’Nedir Harun-ür Reşit, şişedeki bu mayi?
Sarf eder misin yoksa şişelerle mesai?’
Hünkâr biraz hiddetle; “Camdaki sudur hazret!
İçkiye el sürmeyiz, sürenlere nezaret!”
Behlül Dana merakla; “Affet beni hünkârım,
İçtiğin su da olsa, bir soruda kararım:
Diyeceğim; bu suyu her daim bulur musun?
Suyu olan vermezse, sen susuz kalır mısın?”
Hünkâr der; “Boş söylersin, ondan kolay ne var ki?
Su, her nerde var ise, hem, kim karşı koyar ki!”
Hazinem dolu altın, kim itiraz edecek!
Parayla da vermeyenin, tiz kellesi gidecek...
Okum var, kılıcım var, cengâver neferlerim!
Bir kere de olsun be, su için seferlerim!
Ben büyük bir hünkârım, su bulmak nedir bana?
Bu muydu ki merakın, söyle, ne dersin buna?
Hünkâr sordu soruyu, cevap ermişe düşer;
Veremezse cevabı ermişin karnı şişer…
“Cevabım şudur şahım; Suya kavuşman kesin!
Zaten belli oluyor, pek gür çıkıyor sesin!
Bulduğun bu suları, şüphem yok içeceksin!
Kısa bir süre sonra dışarı dökeceksin...
Söylemek istediğim; “su içince n’olacak?
Biraz terin akacak, biraz idrar olacak...
Gücün var mı hünkârım, tere mâni olmaya?
İdrarın çıkmasına birkaç çare bulmaya...”
Hünkâr yine hiddetle; -Kafamı karıştırdın!
Bu defa hünkârını köşeye sıkıştırdın!
Yaratanın işine gücüm yeter mi benim?
Muktedirim dedimse, buna aciz bedenim!
Sen ki, ey Behlül Dana, beni iyi tanırsın!
Birazcık insaflı ol, sen beni ne sanırsın?
Behlül Dana dersini verir ince zihniyle!
Der ki büyük hünkâra, yaratanın izniyle;
“Hakkından gelemezsin bir maşrapa idrarın,
Neye yarar ki senin, övdüğün iktidarın…”
Antalya-2002/02
Halil Şakir Taşçıoğlu
5.0
100% (26)