(N.Atsız’a)


Garbın çelik zincirleri bağlanırken koylara
Som küreklere sarılıp demir aldık Haliç’ten
Yıktığımız kaleler de mahpus voyvodalara
Sorun kimiz atımızla soluk alan geçmişten !

(I)

Bin yıl oldu gizledin ırkımın soluğunu
Uyan artık yiğidim vur hilâli ateşe
Asırlardır küflenmiş altınlardan tuğunu
Yıkasın diye artık seriver şu güneşe !


Sana ebed değildir evin o güzel karın
Ergenekon’dan beri körüklenen efkârın
Yarenin pusatındır şanlı davanla arın
Bir veda bile etme ardından bakan eşe !


Türk odur ki sırdaşı ak yeleli atıdır !
Ey Türkoğlu düşmanın karşında ki batıdır !
Makberin yerde değil şu göklerin katıdır !
Sakın minnet eyleme kabrinde kokmuş leşe !


(II)


Yırtıldı tanrı dağı çarpıldı göğün burcu
Oluklardan boşalır Allah Allah sesleri !
Melekler selamlıyor başında hilâl tuncu
Bir yiğit geliyor ki Yüce Allah’ın eri !


Bir kartal bir ejderha altından kanatların
Senin korkunla ürker yıkacağın tahtların
Mefkûre şuuruyla şaha kalkan atların
Şimşek gibi çarpacak düşman yüzünde teri !


Belki muhtaç midesi bir ekmeğe bir tuza
Bir haykırsa döndürür koca çölleri buza
İmanına göz koyan o hain namussuza
Vur gitsin kılıcınla getiriver mahşeri !


Olmayacak bir aşın bir sıcacık ocakta
Nişanın kızıl kanla yazdığın şu sancakta
İstersen melül melül cennet yurduna bakta
Ebedi göğsümdedir şanlı kabrinin yeri !


(III)


Ey iffetin kâbesi yiğit doğuran ana !
Bir arslan doğur bize neden böyle durursun ?
Türkün şanlı adını garbın ufuklarına
Zülfikâr kılıcıyla bir şimşek gibi vursun !


Bak yıldızlar ağlıyor avludaki eşikte
Nadan olmuş tarihim kıblem eğilir şirkte
Nefes alıp verdiği o nazenin beşikte
Zaman saatlerini onun ismiyle kursun !


Aslana benzer fakat yeleleri altından
Ergenekon dirilsin kader gülsün bahtından
Ey yiğit selam sana Yüce Allah katından !
Ey Türkoğlu Türkoğlu Allah’tan gelen nursun !


Serhat Aygün Tüfekçi

2020