1
Yorum
18
Beğeni
4,9
Puan
285
Okunma

aç
ya da tok karnına
hiç fark etmez
içim sofamız, soframızda
hep bir tabure eksiktir ve
ne yediğimiz, ne yemediğimize
yutkunsanmaz ne çanak, ne de çömlek
güneşi küfleyip,
küfeleyip
cılız ırmak misali
aksak,
süzülsekte alnımız platosundan
uçurumdur kirpiğimizin dirgensiz ucu
ve sus kuşlarının uçumsuz hiyeroglifinde
lahitsiz yuvadır uçurum çiçekleri
omurgası var mıdır sahi insanın
var mıdır bel kemiğinden geçişi dünyanın
tanrım susssss
ya da
topaksız, topraksız tene, kefene
kanat vuran, vuramayan
sus kuşlarını göm kalbinin kadim vadisine
ve gülücük kuşlarını bağışla
suratı olmayan kavimsiz göklere, gölgelere
işte o vakit,
o vakit işte bağ olurum
salkımım da tanelenen hasatlara
ve testisinde zümrütlenen
bir yudum şarabın nefesine
o vakit geçer,
geçer o vakit sözüm
kırılmadan dil-i aksanım, kıvrımlarımda dudağım
bir şiirin elinden tutmak gibidir bazen hayat
her satırın çıkar sandığın, çıkmaz sokağında
sen, gerçeği düşlemeden, düşler seni gerçek kılar
~°~
~°~
~°~
5.0
92% (11)
4.0
8% (1)