8
Yorum
41
Beğeni
0,0
Puan
579
Okunma

Tanrım
deformasyon
vahşet çılgınlık kötülük kirlilik almış başını gidiyor
çitile çitile yıka yıka rengi ağarmıyor ki kara günlerin
balçık yosunlarına çivit moruna dönmüş
sahte dudaklar
yaşamak çok ağırlaştı daye
dizlerimin çökkünlüğünü aklımın kıtlığını gör
kesif bir yalnızlığın saçlarını savururken rüzgârlar
bazı durumları unutmak için var gücümle
savaşmam gerek
ayan beyan
anlaşılır bir dile sahip değil güzden kalan kekemeliğim
travmalarım korkularım
gel biraz sarılalım daye
çok ihtiyacım var hoş bir sıcaklığa samimiyete
düşkünüm biraz baksana moraran karıncalanan ellerime
kurumuş yapraklar gibi dökülüyorlar
kollarımdan
göz kapaklarımda
kurşun ağırlığı duvar yorgunluğu kapandı kapanacak
deliksiz bir uykuya ufak bir düşe ihtiyacım var daye
gülümseyerek bana la-fontenden masallar
andersenden hikayeler
anlatır mısın
çocuk yanımın hâlâ kıvılcım saçan hevesleri var
üstüme usul usul ört yorganı
yorgunluk tükenmişlik
düşmüş pencerelere
kuşlar çok uzaklarda
başka dallarda şakıyor daye
benim dallarım kırık benim ağaçlarım kuru
benim bağım bahçelerim viran kuşsuz
günsüz karanlıklarda ben bir hiç
yolsuz gözsüz kulaksız
kayıplarda ah!
annemse
hangi uzak dağların açmaz çiçeği solgun nefesi
söylesene dudağımdaki ucu kırık iğnenin çizdiği
kandan ırmakların dilini
kim çözecek daye kim!
.........
ayşe uçar
16112024
08:52